Kırk Birinci Mektup / Abdurrahman Adıyan
“altın hızma incidi / köyneği nar incidi
menim lâl olmuş dilim / ne dedi yâr incidi”
her dem qanatıram üregimi
bende bir lâhza olsun neşe arama
hüznüm neş’elerden süzülüp
yedi iklim yıkanmıştır
dört yörüngene, kıblene
şebi arus pervanenim
arzı endamıma gökten nida inmiştir
kurşunî şafaklardan gelip
şu tahta kafeste, çatal yürekte
kırk seher bülbülüm zar eylemiştir
keder âh gam û keder
ne güzel bir hâldir
semazenler
bir o yana bir bu yana
zevk û sefa ile dönüp durmuşlar
ve ipil ipil dökülmüşler
yedi kat asumandan
hey ki hey!
inceden ince ney taksimidir
sazendeler içreyim
ey candan içre yol alasım
kabulün, bu sancak altında kabulümdür
ol bâr-hüdâ payıma
sevdayı afiyet düşürmüştür
keder âh gam û keder
ne güzel bir hâldir
kırk name yazdırıp
kırk turnanın kanadına bağladım
varıp bir divana kul oldum
meclisi cem’de
huzura durup seyre daldım
şakıyan dillerimin
lâl olası gelip çattı
gelip çattı
sükûti lisân bir ince hâl midir
keder âh gam û keder
ne güzel bir hâldir
eyyamı seherde düş gördüm de
patikalarda koştum
yâre mestane oluşum, yek oluşundan
leylâ değilse de maksat mecnun olmaktan
diller ötesi can dili isteyişimden
ya da
turnaların yâren bohçasından uçup
kırk birinci şehrin kapısına varışından
has bahçede kuşlar süleyman’ca söyleşir
davudî bir ses aşk ile eylerken kıraat
azeri bir lehçenin koynunda
şeydayı bülbülden
ilk elifi doğuran menem
çün gönül içredir lisânım
keder âh gam û keder
ne güzel bir hâldir
özür isterem ya rab!
üregini qanatan yine menem
kırk bir mektup göndermişem
varamamış katına ulaklarım
revan kılmışlar zındanları
turnalarım su yetirememiş
ey ulu yezdan
kemter kulunam
dili viranem tarumar
sen düzlersen
bilirim ki
üregim zelâl olur
keder âh gam û keder
ne güzel bir hâldir.