İki Şiir / Remzi Gülek
KAHIRLI KAHKAHA
Evime götür beni
Hiç yaşanmamış gibi
Sormadan ve cevap bulmadan
Tövbesi kabul olan bir kul gibi
Al götür beni
Bu ayartıcı dolandırıcılıktan
Nefesinle uçuşan benliğim iyileşsin
Bir ruh gibi, büyülü ayinlerle bedenini bulan
Kalbinin okyanusundaki dalgalarda gizle
Ve kimsecikler bilmesin
Tabi ki, ben de
Ah, bunu istemiyorum
Bu soytarılığı…
Söylendiği gibi de değil
İhtiyaç duyduğum gibi de
Belki öpücükler iyileştirmeyecek
Ama yine de öp beni
Parmaklarım dokunurken tenine
Titreyen kalbimin ürkek kuşları
Artık yurdunun şarkılarını söylemeli
Ah, umudumu da yitirdim, kendimi de
Evime götür beni
Bu hiçbir şey vermeyen
Ayartıcı oyun
Can çekişen ruhumu öldürmeden
Gücüm yok kaçıp gitmeye
Dalanıp karıştım ve kayboldum kendimde
Hadi gözlerime bak ve ismimi söyle
Beni evime götür
Cohen’in ezgilerine
Kafka’nın günlüklerine
İçimdeki o, unuttuğum tılsımlı neşeye
Tüm kaçışların ve varışların öncesine
Aklın düşlerine kandığım o günlerin öncesine
Tüm tuzakların ve belkilerin
Bu kahırlı kahkahanın öncesine
ÖZLEMİN KOKUSU
Kentin rüzgarları taşıyor mu
kentine özlemimin kokusunu?
Ve bahçende dolanıyor mu
çiçeklerinle oynaşan arzusu?
Doğrulup bak pencereden dışarı
Kapını çalıyor mu
sensizliğin kokusunun
ürkek tutkusu?
İnip aç kapıyı, bakıp yeşilinle
İzin ver dolsun evinin içine
Yatağına alıp uzanın
dalarak sessiz düşlere