DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

Dostları Olmalı İnsanın / Hilal Kantarcı

Hastalıklarını en iyi kendileri bildikleri halde, doktora gitmeye korkan insanlar görürüz etrafımızda.

Vücutlarında bir yerlerde var olan, rutinlerini bozan bu elemi tanıyorlar ve acı çekiyorlardır. Tüm bunlara rağmen, hastalıklarının bilir kişi tarafından tanımlanmasından korkarlar. Henüz tanısı ve teşhisi konmamış hastalıklar, tanısı konmuş hastalıklardan çok daha fazla ümitlendirir insanı. Çünkü bir kere teşhis kondu mu hastalığa, onu kabullenmek gerekir. Artık adı konmuştur, hastalıklıdır insan, hastalığı kayıtlara geçmiştir. Tanısı konunan hastalık, onu kabullenmekten başka bir çare bıraktırmaz insana. Halbuki doktor bir şekilde adını koymasa, bir gün geçeceği ümidiyle nasılsa bastıracaktır insan acısını. Adı konmayınca daha az üzülecektir, daha az acıyacaktır yaraları, görmezden gelebilecektir….

Henüz tanısı konmamış, hastalıklı insanlar gibiyiz pek çoğumuz. Mutsuzluklarımızı fark etmesinler, “İyi değilsin, hastasın” demesinler diye hep bir yerlere, kalbimizin kuytusunda bir yerlere gömmeye çalışırız duygularımızı. Çünkü, “Mutsuzsun” dediler mi bir kere, bir kere koydular mı tanısını, gerçekten mutsuz olacağımızı biliriz. Bizi tanıyanların durumumuzu tanımlama endişesiyle kaçırırız gözlerimizi sevdiklerimizden, mutsuzluğumuzu teyit etmelerinden korkarız.

Eskiler, “Kırk kere birine deli der isen, deli olur” demişler. İnanış bu ya, kırk kere tekrarlayınca bir sıfatı, artık o sıfat yerleşirmiş sahibine. Tam kırk kere “Hastasın” denilen insan hasta olur, denilir. Çünkü insan;  -doğru ya da yanlış- söylenilen pek çok söze gün gelir, kendi de inanır. Tekrarlanan sözün hakikatine inandırır kendini. İnsanın yaralarını gizleyip kendine iyiliği telkin etmesi bundandır.

İşte bu yüzden etrafında “İyi olacaksın” diyen dostları olmalı insanın…  Ümit biçmek için ümit eken, hastalık kavramının içinden çekip çıkarmak için gerekirse kırk gün gün boyunca iyiliği telkin eden dostları olmalı insanın. İyiliğinize dair kelimeler inandığınız bir insanın dilinden vücut bulduğu vakit, bir ümit tohumu ekilmiştir kalbinize. İnandığınız insanın kelimeleri ilaçtır, şifadır ruhunuza. Dostunuzun ruh üfürdüğü kelimeler, sonrasında da bırakmaz sizi. İlacın vücuda etkisi gibi, inanılmış kelimeler de canlanıp dolaşır damarlarınızda. İşte bu yüzden, kırk gün boyunca kırk güzel cümle kurabilecek dostları olmalı insanın…

Güzel söz, hastalıklı gönle şifa vermekle kalmaz, gönlü gülistana çevirir. Güzel sözün etkisi, düşmanlığı dostluğa çevirebilecek kadar büyüktür. Nitekim Hz. Pir Mevlânâ Celaleddin Rumî bu hususta şöyle buyurmuştur:  “Bahaeddin! Düşmanını sevmeyi ve düşmanının da seni sevmesini istersen, kırk gün onun hayrını ve iyiliğini söyle. O düşman, senin dostun olur. Çünkü gönülden dile yol olduğu gibi, dilden de gönüle yol vardır.”

Güzel söz söyleyen güzellerden sonra, susmak ne güzeldir…

Bu yazıyı paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 3 eseri bulunmaktadır.

Yazarın diğer yazıları