DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

İklim Gözlüm / Ayşe Karaca

Bugün yine gözlerime Afrikalı çocukların burukluğunu ve gönlüme iklim iklim benden kopuşunu çiziyorum… En zamansız anda yağan yaprak misali iri taneli karların soğukluğu ile üşüyorum, sen diye sarılıyorum gecenin en koyusuna. Dua meltemiyle ıslanıyorken yanaklarım “Ey gece, en aydınlık sabaha gebesin bunu biliyorum.” diyorum.

Ne yüreğimi açabiliyorum sana ne yolumu çizebiliyorum senden yana. Hani bulamam ya… Ulaşması o kadar zor ya… O sevdiğim beni baştan başa büyüleyen kokunun sahibini. Bir kez daha “Gitme, vur şakağına ayrılığın, kır zincirlerini yokluğunun gitme.” diyorum.

Sen ‘Ey Sevgili…’ diye başlayan şiirlerimin tek sahibisin. Senin gül kokunu ciğerlerime çekmeye, güneşin kızılını gözlerinde görmeye, gönül kapına geldim ve bunca sızlanışıma acıdı insanlık ve ağıtlar yakıyor pürmelâl hâlime. Sus pus olmuş dilim, adı olmayan bana kan revan içinde sessizce türküler söylüyor. Burnumun sızlayan direği bile kesmiyor gözyaşlarımı.

Kim bilir kaç kat çıkacağım, kaç hayat geçireceğim kimsesizler limanından? Kaç kişiyi sen zannedip kaç kişiyi döndüreceğim yolundan? Ne kadar daha kahve fincanındaki telvelerden yol çizip bana getirmesi için hayaller kuracağım? Kaç kez sen diye yakalayacağım umudun katran karası saçlarından? En iyisi unutmak seni, belki bu daha az acıtacak beni…

Gecenin en sessiz anında duyulan o sesler… Ben en çok kâğıt üzerindeki kalemin ve senin o ahenkle dans eden sesini sevdim. Belki senin kokunu getirir diye rüzgârın kokusunu çektim ciğerlerimin en ücra köşesine. Uğultusunu sevdim belki sesinden bir ses gelir diye. Yağmuru sevdim sen de aynı yağmurun altında ıslanıyorsun diye.

Gece yükseliyorken gönül haneme ay yine süzülüyor, damarımdan karışıyor kanıma. Sevdanın ritminden sayısız çığlıklar yükseliyor semaya ve duyulsun, duy istiyorum. Patlıyor avuç içlerim; ama nafile. Anılarımı saydamlaştırıp sunuyorum önüne en naif tarafıyla, gönlünün en hazin tarafına… Yine günün en kızıllığında sabahlıyor yutkunuşlarım. Bak, geçtim kendimden. Dönüyor, dönüyorum yalnızlığın tavafına…

Çöl iklimine bürünüp Yusuf’un kuyusuna varıyor, deli kısrakların nal izlerinin hâlen durduğu, kızgın kumlardan bir avuç alıp sensizliğe dem vuran benliğimle hayale dalıyorum. Gidip gidip geliyorum hayatımın oyun alanlarına. Belki diyorum, belki… Hani olmaz ya umudu kesmemek adına belki…

Hayal ettim seni, can kuyumda bunca geçmiş sevdalara inat. Bak, yine sözcük sözcük döküldüm dizlerine. Alabildiğince, içimden geçtiğince sözler, şiirler yazdım sana, okumayacağını bile bile… Diyeceğim o ki ey iklim gözlü sevgili, senin karşında dilim lâl, yüreğim kesik… Yani demem o ki iklim gözlüm, bulut senin emrine âmâde, gece yeni bir güne gebe… Kapama gözlerini ey gülü rana aydınlığa; sana karşı aciz, kendinden geçmiş şiirlerim var.

Bu yazıyı paylaş:

One thought on “İklim Gözlüm / Ayşe Karaca

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 11 eseri bulunmaktadır.