Uyan Suna’m Türküsü / Hatice Türkmen Yurtseven
1930 lu yıllar..
Yer Malatya:
Saz ve tambur sanatçısı Fahri Kayahan’ın sunam diye sevdiği eşine acı bir olay sonrası yazdığı türküdür uyan sunam.
Devri zamanda memleketin her yerinde olduğu gibi Malatya’dada sevdiğine sevdiğini söylemenin ayıp karşılandığı dönemler Fahri Bey her daim söyler eşi Fahriye hanıma ona olan sevgisini sadakatini ve bağlılığını. Ve bilir karısının gözlerinin başka kimselere bakmadığını.
O dönemin kadınlarının en büyük eğlencesidir, haftada bir yapılan hamam sefaları. Kendilerine ayrılan günde tüm mahalle toplanır hamama gider.
Yine böyle bir hamam gününde toplanıp gider tüm mahalle. Fahriye’nin sırtında büyükçe bir ben dikkatini çeker arkadaşı Emine’nin ve şakalaşırlar kaybolursan beninden buluruz seni diye.
Emine Hanım, akşam eve geldiğinde laf arasında eşi Ahmet Bey’e, Fahriye’nin sırtındaki benle şakalaşmalarını anlatır…
Aradan zaman geçer. Fahri Kayhan bir gün evlerinin yakınında bulunan kahvede otururken Emine’nin eşi Ahmet Beyle sohbetleri tartışmaya dönüşür. Karşılıklı hakaretler, küfürler, sinirleri iyice gerilen Ahmet’in ve sırf Fahri Kayhan’ı yaralamak gayesiyle dudaklarından şu sözler dökülüverir: “Sen benimle uğraşacağına kendi karına sahip çık, ben senin karının sırtındaki beni bile bilirim.” Fahri Kayhan beyninden vurulmuşa döner…
Evet inanamaz biricik eşinin kendisine ihanet ettiğine, bu başına gelen neyin nesidir? Elin adamı, eşinin sırtındaki beni nerden bilecektir? Bu sorular kafasında iken eve varır, dayanamaz ve karşısına alıp eşine durumu anlatır…
Fahriye hanım iki gözü iki çeşme yeminler eder Fahri Kayhan’a: “Aman beyim etme” der, “Bakar mıyım senden bir başkasına?” Bütün gece konuşurlar, konuşurlar, Fahri Kayhan eşine sarılır ve ikna olduğunu söyleyip bir daha hiç açmamacasına konuyu kapatır.
Lakin durum hiç de öyle olmamıştır. O günden sonra istemeden de olsa aklında hep o şüphe, Fahri Bey karısına kötü davranmaya başlar. Eski ilgi alakası kalmaz hep çekik davranır eşine. Yine bir akşam yoktan bir sebeple çıkan tartışma sonrasında Fahri Kayhan ceketini alır çıkar sokağa. Sabaha karşı döndüğü evinde gördüğü manzara karşısında dona kalır.
Biricik karısı can yoldaşı kendini asmıştır.
Sallanan ayağının dibinde elinden düşmüş bir mektup durmaktadır. O mektupta ki son sözlerinde şunları yazmıştır: “Ben masumum beyim, kafandaki soru işaretlerinin sebebini bilmekteyim. Kendimi temize çıkarmak için başka yol göremedim. Şunu bil ki, ben sana aitim senin sunanım sana hiç ihanet etmedim.
Fahri Kayhan gözyaşları içinde eşinin cansız bedenini yağlı urgandan ayırır, yere yatırır Islak gözlerini silerken hava aydınlanmıştır İçindeki yangın öyle büyüktür ki, sözün bittiği yerde, kelimelerin küllerinden o meşhur türküyü yakmıştır:
“Şafak söktü, Suna’m yine uyanmaz
Hasret çeken gönül derde dayanmaz
Çağırırım Suna’m sesim duyulmaz
Uyan Suna’m uyan, derin uykudan.
Nice diyar gezdim gözlerin içinNiye kızdın bana el sözü için
Dilerim Allah’tan sızlasın için
Uyan Suna’m uyan derin uykudan
Çektiğim gönül elindenUsandım gurbet elinden
Hiç kimse bilmez halimden
Uyan Suna’m, derin uykudan…”
Ve bu olaydan sonra Fahri Kayahan Malatya’da daha fazla kalamayacak çocuklarını anne babasını da alarak İstanbul’a yerleşecektir.
* Bu hikayede geçen Emine Hanım ve Ahmet Bey, gerçek isimler olmayıp hikayenin bütünlüğü içerisinde yazar tarafından kullanılan farazi isimlerdir.
BU İÇLİ YANIK TÜRKÜYÜ, YANIK SESLİ SANATÇIMIZ RESUL DİNDAR’DAN DİNLİYORUZ…
Hazin bir hikaye..Evlilikte sadakat ve bağlılık nasıl kaçınılmaz ise güven de kaçınılmaz olmalıdır.. Suna hanım güvensizlikten hayatını sonlandırmış.. Ellah affetsin.. 😔