DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

Bir Çağrının Yankısı: “Azîzân” / Hatice Kübra Aydın

Tasavvufa hayatımın her döneminde ilgi duymuşumdur. Mutlak yaratıcıya götüren bir yolsa tasavvuf, ilgi duymam kaçınılmaz olmalıdır zaten. Ancak öğrendim ki tasavvuf; bir ilim değil, bir yaşam biçimi imiş. Ve tasavvuf aslında en iyi Peygamber Efendimiz’i (sav), O’nun Ehli Beyt’ini, Ashab-ı Kiram’ı ve Onlar’a âşık olanları tanımakla anlaşılırmış.

Manevi bir susuzluğa düşmüş, sağda solda çılgınca susuzluğumu gidermeye çalışırken tanıştım “Azizan” ile. Aslında çok da kolay olmadı Azizler’in kitabına ulaşmak. “Her nasip vaktine esirdir” diyerek sabırla bekledim ve vakti gelince kitabın müellifi, Ayşe Rahşan Gürel hocam kitabı bana postaladı. Kitabın manevî ruhu, kitabı okumaya başlamadan beni sarmıştı. Alelâde bir kitap olmadığı her halinden belliydi. Azizan’ı sindirerek, adeta damarda kan olacak şekilde okumalıydım. Okurken her satırını özümseye özümseye, idrak etmeye çalışarak okudum.

Bir arayışla başlıyordu kitabın hikâyesi… Hayatın aslı bir ‘arayış’ değil miydi zaten? Beyazıd-ı Bestâmi Hazretleri’nin dediği gibi: “Aramakla bulunmaz fakat bulanlar arayanlardır.” Evet, tam da böyleydi…

Azizan’a dönecek olursak; bu kitap, bir arayışın kitabıydı. O arayış, Azizler’i günümüze, gönlümüze getirmeye muktedir oldu. Kitapta Buhara’dan Anadolu’ya; Hace Ali Ramatani’den Mevlana’ya uzanan ipler, büyük bir titizlik ve hayranlık uyandıracak şekilde birbirine bağlanmıştı. Bu kitapta inanılmaz bir ahenk vardı. Okurken kendimi kâh Buhârâ’da Semerkand’da; kâh Anadolu’da, Konya’da, Kars’ta buldum. Her sayfa değiştirmemde kendime biraz daha çekidüzen vermek istiyordum. ‘Azizan gibi’ olmaya gayret göstermeye başladım. Bu yüzden ben hayatımı Azizan’dan öncesi ve Azizan’dan sonrası diye ikiye ayırdım.

Kitapta beni derinden etkileyen yerler o kadar çok ki… Ama gönlüme ilk gelen kısmı sizinle paylaşmak istiyorum. Bir sohbet meclisinde Azizan’ın gönüllere şifa olacak, insanın önünü aydınlatacak kaşıkçı elması değerinde tavsiye ve sözleri:

“Bana bu yolun anahtarını soruyorsunuz; ‘Ne yapalım da hem Hakk’a hem halka yaranalım’ diyorsunuz. Cevabım çok basit! Tevbe edin. Yanlışlarınızdan dönün. Kötülüğü iyilikle silin ve bu halinizi koruyun. Hak beni sevsin diyen, ne istiyorsa O’dan istesin; celle celaluhu. Halka sevgili olayım diyense, zinhar onlardan bir şey istemesin ama var gücüyle onlara hizmet etsin. Kimseye emir vermesin, kendi yükünü kimseye taşıtmasın. Bize lazım olan dostluğun külfetsiz olanıdır. Büyük şeyh Selman böyleydi, sâdatın kâffesi böyleydi…

‘Allah ile nasıl beraber olurum?’ diyorsun. Bunun cevabı da çok kolay. Nefsinin arzularından vazgeç, kalbinde ondan başka bir şey kalmaz. İnsanın iki kanadı vardır; melekiyyet kanadı, merkebiyyet kanadı. Birinin üzerine binersin o seni vuslat diyarına uçurur, diğeri senin üzerine biner sana düz yolda yolunu şaşırttırır. Hangisini isterse o kanadı kullanmakta serbest bırakılmıştır insan. Meleklerden farkı da budur!

Allah’ın üzerinize yüklemediği mükellefiyetleri kendi elinizle aciz omuzlarınıza almayın. Boynuna ağır bir yük yüklenmiş bir kuş düşünün; bu kuş uçabilir mi? Dervişin gönlünde de dünyaya bağlılık çoksa Allah’a doğru kanat açamaz, talep vadisine konamaz.

Kalp derin bir kuyu gibidir. Orada nice hayallerin, hatıraların, yaşanamamışlıkların, ahların tortusu vardır. O hatıralar davetsiz misafir misali en ciddi işlerimizin arasında bile gönül kapımızı tıklatır. Ya geçmişe sürükler bizi ya geleceğe çekiştirir ama şu anı mahveder. Geçmişe ahlanır, gelmemişin derdiyle yanıp yakılırken an elimizden kayıp gider. Şu anla bile kalmayın, sadece O’nda kalın, O’nla kalın; O’na gidin, O’ndan dönün…”

Hayatıma, gönlüme, ruhuma bu denli dokunan bu kitabı tam anlamıyla idrak edebilmek adına hocamla Azizan üzerine söyleştik kısa zaman önce. Ama benim o kadar çok sorum var ki… Sanıyorum Azizan üzerine daha çok konuşacağız tabii Azizler’in izin verdiği ölçüde…

Eminim sizler de Azizan’ı okuduğunuzda ruhunuzu manevi iklimlere teslim edecek ve en az benim kadar etkileneceksiniz.

Azizan’ın himmeti üzerimize olsun.

 

 

Bu yazıyı paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 1 eseri bulunmaktadır.