Başarı Üzerine / Gülcihan Sinem Öztürk
Kimine göre pek çok işi bir arada yapabilme kapasitesi, kimine göre ise; bir şeylerin üstesinden gelerek önceki halinden bir adım önde olabilme potansiyelidir; başarı dedikleri…
Şans; her şeyin gerçekten yolunda gitmesi, birilerinin ya da bir şeylerin üstesinden gelmeniz gereken işlerde size yardım etmesidir…
Bazı yollar yürünür, bazı hedeflere ulaşmak için ise elden gelen her şey yapılır. İşte tam da bu noktada hepimize düşen şey şu; tüm öfkemiz, tüm hayal etmelerimiz, tüm başarısızlıklarımız, tüm yarı yolda kalışlarımız erteler bizi… Bunların hepsi aslında başarıya giden yolun çok da düz olmadığının, bazen de zorlukların, dağların ve dikenli yolların aşılması gerektiğinin bir göstergesidir. Dışarıdan bakıldığında ise başarı çoğu zaman şansın basit bir getirisi ya da sonucu gibi görünür, çünkü sizin yürüdüğünüz yolda yürümeyen, sizin gibi düşünemeyen, yaşadığınız şeyleri yaşamayan, o zorlukların üstesinden gelmeyen insanlar sizin bu yolları tam olarak nasıl kat ettiğinizi bilemezler ve bunu tamamen bir şans olarak algılayabilirler. Hâlbuki tüm bu süreçteki deneyim defalarca tekrar edilmiş, yenilgi ve başarısızlıklar artık buruk bir lezzete dönüşmüştür. Hatta belki de tat vermez olmuştur. Denize defalarca olta atılmış; Kısmet olur mu? Her şey yolunda gider mi? Daha iyi yapılabilir mi? Pek çok cevapsız soru ardı ardına sıralanmıştır… Elinden geleni yapıp sabretmek gerekir ki; güzelleşsin tüm ihtimaller ya da artık istemediği yerde vazgeçmek erdemdir, boşa harcanmasın çaba ve hevesler…
İnsan kendine göre yaşar anlarını, istediği şeyler için vazgeçer pek çok şeyden ve sadece ulaşmak istediği için çabasına değer… Başarıyı getiren şans değildir. İstemek, üretmek ve emek vermek gerekir. Hiçbir başarılı fikir tesadüfen ortaya çıkmaz, öncelikle çaba gösterip, meyletmek elzemdir.