Ocak Serzenişi / BukreNur Yılmaz
Adıyla müsemma bir ay doğuyor
göğsünde zamanın
Hani geçen yıl bu aralar olduğu gibi
Ateşi endişe tüten bir ocak başı
düşerken payımıza
Yaşamak diyorum
ateşten bir gömlek şimdilerde
Yaş almak
ince bir sızı gölgesinde vaktin
Gözyaşlarıyla karışık
mevsimiyle barışık bulutlarda
üzgün bu gidişe
Her insanın yarasına iyi gelen
türküler söylenmiyor nicedir
Günlerin omzunda yüklenmişken ağır bir kış
İnsan insana olmamalıydı bunca hırs
Uzun gecelere düşerken uzun bekleyişler
Sevgisizlikten üşür hep yürekler
Yaşanmadan tükenen ömürler
Her yanı kalabalık yalnızlıklar
ve örselenmiş bir dün
çalıyor kapısını yine vaktin
Ve başlar ocağın serzenişi
Bizim de olsaydı şöyle
ateşi barış tüten bir ocak başımız
dumanında muhabbet kuşandığımız
güzelliği hasbihal edilen bir çay sofrası
Isıtsaydı ruhumuzun dehlizlerini sonra
Gülümsetseydi hüznü küf tutmuş zamanı
Kendi ateşinde yanıp kavrulanları
kendi küllerinden doğanlarda anlamaz oldu
Kalbi soğuyan iyiliği kim ısıtabilir
Kim sulayabilir umut çiçeklerini çocukların
Teslim oluyor gayretler kadere bir bir
Sahi iyilik dedim de
Ne çok yara aldı son günlerde
Ne çok incindi kalbi hakikatin
Bulaşıcı bir virüs gibi yayılırken illet
kim dur diyebilir onca tahammülsüzlüğe merhametten başka
Kim dur diyebilir onca kötülüğe
sevgiden başka
Kentin sokaklarında kol gezerken vahşet
Hangi kuytu köşede uyukluyor adalet
Çiçeği burnunda ölümlerde uyandırmıyorsa vicdanları
Masumiyet iyileştiremiyorsa merhameti
insanlık yaşayan bir ölüden başka nedir
Her şeye rağmen birileri tutuşturmalı
ama umudun ocağını
Her şeye rağmen birileri körüklemeli
ama huzurun ateşini
Ki sönmesin merhametin soğuyan kalbi
Şimdi tüm kötülükleri ateşe verip
umudun ocağını tüttürme vakti
vesselam…