DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

Kahve Köpüğü / Faik Kumru

 

 Bazen iki köpük arasına sinen harfleri okumaya merak salarız. Alfabede olmayan harfleri anlamlandırmaya çalışır, ona göre bir yol çizeriz yürümek için. Bazen hayatımızı, taşmaya yakın bir kahvenin köpüğünü üfleyip söndürdüğümüz gibi rüzgârın önünde sürüklenen kuru bir yaprak misali değersiz kılabiliyoruz.

Darbı mesel olmuş, hepsi birbirinden güzel ve hayatın tecrübesi kokan atasözlerimizden “bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı var” ne güzel ifade edilmiş. Lâkin istikbalimizi kahvenin köpüğüne ve telvesine göre şekillendirebilir miyiz? Yönümüzü batıl itikatlara çevirmekten ziyade aklın ve vicdanın o güzelim atmosferine çevirsek, iyi olmaz mı?

Köpükten yollara Arnavut kaldırımı taşlarını döşemeyelim, sağlam olmaz. Yola çıktığınız anda o yolun çöktüğünü görürsünüz. Köpükten yol olur mu hiç? Neden kahvenin telvesine yalan söyletir ve günahına ortak eder insan? Telvenin suçu ne?

Fallara inanmak, insanın kendi hakikatini yaşamasına bir anlamda kör kalabilmesi değil mi? Oysa kader buna müsaade etmez. İnsanın pembe hayaller peşinde koşacak kadar zamanı var mı acaba şu fani dünyada? Kişi, geleceğe yönelik hedeflerini, umutlarını gayretine ve onun sonucunda ulaşmayı düşündüğü gayesine göre yaşamalı değil mi?

Her gün kahve içmeyi severim ama sadece içmeyi. Yanında bir parça çikolata veya birkaç lokum olursa daha tatlı ve sohbetli oluyor. Kahvem bitince fincanıma küserek asla ters çevirmem. Hele de onunla dostluğumu hiç mi hiç bitirmem.

Kahvenin ve telvesinin tadına varınız, acılaştırmayınız. Ve öyle kişiler var ki fallara göre hayatlarına yol haritası çizmeye çalışıyorlar lakin bunun sonu uçuruma düşmek olur. Aklımızı kılavuz bilerek ve azığımızı da tedarik ederek yola revan olmak en çıkar yol olacaktır zannımca.

Nihayetinde fincanın içindeki karışım kahve+su±şeker, başka hususî bir formülü yok yani. Bazen o karışımdan şekeri çıkaranlar var. Ama hayatları acı olmuyor, şekerli içenlerin hayatlarının tatlı olmadığı gibi. Sadece kahvemizi içelim, telvesini rahat bırakalım dostlar.

 

30 Nisan 2014

Ankara

Bu yazıyı paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 12 eseri bulunmaktadır.