Bir Pınar Ki / Hanifi Yılmaz
Sükûnetle…
Bir pınar ki, aşk ile doğasıyla zikreder
Soğuk suyu tükenmez, haznesi gayet derin
Şırıl şırıl akarken, Mevlâ’sına şükreder
İçen gönül şâd olur, tatlı güzel ve serin
Ağaçlar yapraklar, zikrederek sallanır
Arılar yuva yapar, petekleri ballanır
Kuşların nağmesinde, aşka haber yollanır
Âhengine karışır, sesleri çeşmelerin
Zamanda bir mûsikî, ilâhî meşki sunar
Kevser şarabı gibi, içen mest olur kanar
Mevlâ’nın Kereminden, ikram dolar her pınar
Ruhlara huzur verir, dinledikçe seslerin
Kelebekler arılar, suyunda hayat bulur
Gece gündüz akarsın, içen canlar yâr olur
Zikrine eşlik eden, can cânân kurtulur
Abad olur gülistan, şâd olur bülbüllerin
Hiç umulmaz yerlerde, akar durmaz çağlarsın
Belki sen de vuslatın, hicranına ağlarsın
Âşıkları seyreder, coşar umut bağlarsın
Şifa arar suyunda, yaralı gönüllerin
Dağların ormanların, hep bağrından çıkarsın
Sanki dünya kalbinin, damarından akarsın
Âşıklar dilek tutar, imrenerek bakarsın
Aşk umuda tutsaktır, duasıdır dillerin
Sen aşk ile çağlarken, mevsimler gelir geçer
Sevda yükü taşıyan, kervanlar konar göçer
Kimbilir hangi âşık, umutla suyun içer
Dertli vurur sazına, sevda dolar her yerin
Tenha garip akarsın, bazan şen olur başın
Herkes içer suyundan, çatılmaz senin kaşın
Şırıltın zikre döner, vazgeçilmez yoldaşın
Senden memnun ayrılır, gelen ve gidenlerin
Bu bir sevda pınarı, her geleni dinlersin
Yaralı gönüllere, ağıt olur inlersin
Yolcu hancı farketmez, suyun ikram edersin
Nasibi olan içer, yoksulların beylerin
Âb-ı hayat gibisin, Yılmaz seni içerken
Hâlden hâle girersin, aşk ile seyrederken
Veda etmek mümkün mü, gönül hâlâ severken
Uzattıkça her daim, boş dönmez bu ellerim