Züleyha mısın? / Hanifi Yılmaz
Yine hüzün çökmüş, güzel gözlere
Derin ummanlara, dalar gidersin
Hasretin umudun, düşer sözlere
Mısradan mısraya, akar gidersin
Keder sarmış seni, masum bakmışsın
Aşkın zindanında, mumlar yakmışsın
Buldum sandığında, yalnız kalmışsın
Yanlış kapılardan, bakar gidersin
Çile dünyasına, erken girmişsin
Acı hüzün hasret, tatmış bilmişsin
Aşkın kapısından, gidip gelmişsin
Umudu âhınla, yakar gidersin
Derin âh edersin, kendi kendine
Kader fırsat vermez, düşmez dengine
Kalbine dikkat et, bak âhengine
Kırılmış sazını, çalar gidersin
Ömrün kahırlarla, geçmiş âh ile
Sevmeden sevilmiş, herşey nafile
Mısralar doldursan, hep eyvah ile
Hicran deryasına, akar gidersin
O güzel gözlerden, yaşı siliver
Kalbini kadere, teslim ediver
Hakk’ın dergahına, koşup geliver
Her halin Mevlâ’ya, açar gidersin
Yusuf’un zindanda, Züleyha mısın
Mecnun’un çöllerde, sen Leylâ mısın
Yoksa şu kalbimde, vâveylâ mısın
Ruhumu gönlümü, yakar gidersin
Bunca yıl kalbinle, aşkım dediğin
Bin cefalar etse, gönül verdiğin
Birgün musallada, yatar sevdiğin
Siyah eşarbını, takar gidersin
Hüzünlü gözlerle, bakma ne olur
Gönülden gönüle, akma ne olur
Perişan gönlümü, yakma ne olur
Kalbimi dinlesen, nâçar gidersin
Dinlerim derdini, paylaş benimle
En sevdiğin bile, ölmez seninle
Aşkın ahvalini, Yılmaz’dan dinle
Belki şu elimden, tutar gidersin