Pranga Vurulmuş Hayaller / Yavuz Dinç
başlamıştı düğümlenen yorgun kelimelerin
hazımsızlığı
artık zordu, yüzüne çarpılan hakikatin yükünü
taşımak
hayallerle gerçekler arasında gelgitler yaşarken,
hey hat;
anılar prangalar vurmuş hayallerine, esir
düşürülmüş an.
dillendiremediği tarumar edilmiş sır dolu mazisi
kim bilir kimlerle, yüzünü bir kez dahi görmediğin
içinde sakladığı ikinci bir insan gibi sana çok
yakın
yorgundu yaşamaktan, yaşam paradokslarımın esiri
korkularına yapışarak toprağa yakın olmak arzusu
hatıratların ucunda kokan son sardunya yaprağı
kıpkızıl çizgilerle bölünmüş sıcak koyu bir
karanlık
yaşı haddi aşmış ve yaşadığın o sonsuz zaman
rüzgar gibi esiyor günler, her an bir başka hatıran
andan eksilen her yerde, kendinden kalan zamanlasın
anı diri tutan ne varsa, acı zamanda yaslandığın
bir asa
bir anlam kıyımında, yüzyıla eksilmeyen sözlerlesin
sen misim kıyıda duran öylece yüzüstü kala kalan
antikalar gibi bekler silinmesini üzerindeki tozların
nerede beni canlandıran o yorgun yılların hatırı
varken o narlı şöminenin meşe kokulu közde çayı
ufukta görününce bulutlar, şaşırırdın telaştan bir
an
belki de yağmur gibi inerken hatıralar; bir köşe
başında
annemsi bir sessizlik nöbeti baslar, hatıralarda
her şeyi sil baştan; her ânın, her rengin ve her
şiir
ey eski hâtıralar, sanmayın hep aynı ben kalacak!
18.11.2020