DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

En Uygun Sözcüğü Arıyorum / Gülüm Çamlısoy

En uygun sözcüğü arıyorum ve sanırım en uygun insanı aramam gibi dört dönüyorum çeperinde anlaşılmaz imgeler iken seğirten anbean. Yoksa hissiyat yüklü yüreğin tekelinde sevgi ve güvene namzet eşkâl mi olmazın oluru bir sağanakta ıslanmaktan muzdarip olup yeniden kuruladığım soluk tenim…

Dün bir bugün iki, derken eyledim bir ömrü sanırsınız ki üç otuzunda bir hilkat garibesi iken münafık düşlermişçesine rest çeken kader ve belki de kederle yer değiştiren safran sarısı hayal yüklü ibriğim.

İnsanlar tanıyorum çok uzağımda ve resmettikleri dokunuşları bin bir safsata ile süsleyen ya da çamur at, izi kalsın misali, anlık bir rötuşla ağzımdan dökülen talihsiz bir şerh iken beyanatta bulundukları ve derken… Sizce fark eder mi? Gerisini getirsem de ihtişamlı benlikleri ile dem vuracaklar ve sessiz kimliğim yine maruzat yüklü sakıncaları ile ahkâm kesmekten aciz bir rakım iken, ulaşmak adına hiçbir niyetimin olmadığı. Neye niyet, neye kısmet, demek belli ki bana vuran piyangonun, kimine göre amorti ve kimine göre büyük ikramiye olması.

Cebimdeki paradan bihaber salınırken, hesap kitap peşinde hak malikleri.

Yürek iken atan, mecali yitik bir benliğin geldiği en anlamsız boyut ve bu yüzden saf tuttuğum o kıyıya vuran ölü düşler. İşte hikâyem de tam bu noktada devreye giriyor: İşin yoksa tek tek izah et ve al ağzının payını.

Muktedir olunan hani ikbal ise kimine göre fazlasıyla göreceli ve kimine göre asalak bir kimlik ve derken gönül otağımda, rest çekemediğim o izafi boyunduruk ben pür telaş sığınmışken dost meclisine ve ne çok köstebek belli ki anlamsız serzenişlerden payımı almak, bana biçilen ve beklenen ne ise, sadece kayıtsızlığım ile hazır ol’da iken. Bu gidişle şehit mertebesine erişeceğim hele ki gönül yangınında küllenen sevgi volkanlarında geride bıraktığım o pörtlek gözleriyle sırıtırken hayat hokkabazları.

Randıman almak adına, bir o kadar şükür borçluyum anlamsızlık yüklü ithamlarda köreltmeye çalıştıkları ne varsa yine bana dair ve her nasılsa istiflediğim hayal kırıklıklarında, cebelleşirken hakkaniyet yüklü sırdaş imgelerde ketum bir istikrarla daim olacağına inandığım gönüllü sırdaş kelimeler ile çıkmışken ömrün çatısına ve aniden düşme tehlikesini teğet geçip, bir milat addedilen hayal yüklü tezat yüklemlerde, bağnaz öngörüleri de ardımda bırakıp koşarken mavi yüklü umuda.

Belki bir kadın belki de bir adam belki de adını koyamadığım cinsiyeti olmayan o hegemonyada, izlek addedilen gölgeli bir mesafede yolumun kesiştiği gönül dostu ne çok ikilem. Aşka rağbet olsa da nur yağsa aşk pazarına ve çekişse aşk yüklü tezatlıklarda verdiğimiz kayıplarla rast geldiğimiz kim bilir hangi köşe başı…

İmgelem sağanağında boğulmak ne güzel ve ne güzel gönle yüklediğim aşk kontörü. Sağanak misali akan gözlerimden ve ardı arkası kesilmeyen duygu denen ırmakta yüzmek iken hâsıl olan ve günbegün çarpıtılan gerçeklere rast gelip, yeni baştan sökerken gönül alfabesini. Tüm harfleri tokuşturup birbiriyle, sevgiden ve umuttan sarhoş olduğum kaçıncı miladım ise, şükür yüklü bir niyazda kavuşmak rahmetin tekelinde iz bildiğim Hakk Yolu…

Ve koyduğum o şerh ile nöbetteki aşkın tezahürü kadar yalıtılmış bir mihrak iken yine nefret ile yıkanan ip cambazlarının tevafuku reddeden münafık öngörülerine sığdıramadıkları, gıybete dönük yüzlerinde, ıslak ve rahvan bir kaldırımda tökezleyen imgeler kadar da sevgiyi kıble bilen bir haritada soluklanmakla mükellef ve sakıncalarını görmezden gelip bir o kadar düşkün olduğum boyutsuz tecellim bir anlamda tek tesellim…

Biliyorum artık iç sesimin işaret ettiği izlekte vereceğim kaybın ya da hak ettiğim o kazanım iken çoğunun pek de rağbet etmediği düşkün bir kıyam iken, anlık bir serzenişte yolumu kesen.

Günleri saymayı bıraktım ve yılları da aslında sayı saymayı tehir ettim. Sancılı bir var oluş mademki hak görülen, hiçbir ayrıntıya girmeden yapıyorum savunmamı ve nasıl da gülüyorum aynadaki aksime hele ki rast geldiğim ruh ikizim belki üçüzü kim varsa boca ediyorum sevgiyi başından aşağı her ne kadar bir çamur deryası reva görülse de.

Var bir tuhaflık hem de nasıl: Hangi sıfat ise hak gördükleri, altın bir tepside sunuyorum hakkaniyet ve temsili bir resim iken ilk etapta görmekten imtina ettikleri. Saf bir gönül kimine göre fazlasıyla sakil ve sefil yine de rağbet görmektense rahmet yüklü olmak tek kazancım.

İhlal edilen bir gölgeyim madem ve mademki istikrarsız bir gönül benimki, yüz göz olduğum aşk ve sevgi iken üstelik en mahrem ve en vazgeçilmezim, sadece şunu söyleyin ardımdan:’’O bir sevgi arsızı!’’

Sevmek en kolayı ve en üretken duygu ve nasıl da doğurgan. Günbegün çoğaldığım ama kimine göre eksildiğim ve tek bildiğim üstelik kendimi bildim bileli…

 

Bu yazıyı paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 24 eseri bulunmaktadır.