Ahiret Yürekli Dostlar / Gurbet Duymuş
İnsanlaşmak, biraz insan olabilmek. Çıkar, hırs, bencillik ve kıskançlıktan uzaklaşıp insan olabilmek… Unutulan, uzaklaşılan, insan sanıp kendini, insanlıkla ilişiğini tümden koparıp yok olmak…
Biliyor musunuz uzun süredir insan değiliz, insan olduğumuzu sanan mahlukatız artık. Aynaya baktığınızda gördüğünüz insan ama o görüntünün içindeki gerçek insan değil biliyor musunuz?
Sevgidir, merhamettir, inceliktir, zerafettir insan… Oysa yok insan yok eşrafül mahlukat… Sefiller güruhunun kol gezdiği bir yer dünya, kendini insan sanan sefiller güruhu…
Dostluk güzel şeydir, dostluk kıymettir, dostluk emektir, dostluk kendini yok edip karşısındakini var edebilme yüceliğidir, dostluk dilde dua, ruhta şiir, insani mertebede âli olmaktır.
Şiirsel ve süslü kelimelerle doldurup ballandıra ballandıra adlandırıp aslında aslında hiç olmadığınız, olamadığınız şeydir dostluk… Dostluk özde gerçek insan olmaktır ama gerçek insan nerede ki?
Dostu arkadaşı varı yoğu yaşayarak, deneyerek, iyilikte ve kötülükte o kadar güzel öğreniyorsunuz ki… Bir süre sonra belki de taşlaşmanız, uzaklaşmanız hep bu yüzden…
Dost senin için endişe edendir, yirmi dört saatin her saati telefonun ucunda olandır; sosyal medya etiketleriyle konumundan nemalanan, seni bulduğunda anlık görüntülerle en yakının, en dostun, en canın görüntüleri verenler değildir.
Dost senin üzüntünü duyduğunda koşup gelen, aklı dimağı şaşıp evini, okulunu, hastaneyi birbirine katıp; “NEREDESİN?” endişesiyle ortalığa düşendir. Seni gördüğünde senin kemiklerini kırarcasına sarılıp; “çok şükür iyisin, iyisin!” diyendir. Tutup sağına soluna çevirip tekrar tekrar bakıp; “İyisin iyisin!” deyip çılgınlar gibi el şaklatıp zıplayan canlar canıdır.
Dost biriktirdiği parayı zarfın içinde gizlice çantana koyup içine minik bir not bırakıp; “İhtiyacın olabilir kullan, geri ödeme…” diyecek kadar seni sevebilen, maddiyattan azade maddiyatı yok hükmünde, seni her şeyin üstünde tutabilen eşref-ül mahlukattır.
Dost dediğin arkasını her zaman toplayıp işini gücünü kolaylaştırdığın ama lazım olduğunda ortada görünmeyenler de değildir.
Senin var ettiğin, iş öğrettiğin, adam diye ortaya çıkardığın sefiller de değildir.
Herkes ettiğini bulsun ve yüreğindekini yaşasın, niyetini, yüreğindekini Rabbim misliyle nasip etsin.
Dost dediğin, devletin en üst makamında olup kendini karınca gören “ahiret yürekliler”in size ihtiyacınızı, derdinizi soracak kadar mütevazi olması; küçük makamların devleşen cücelerinin ne olacak diye pozisyon almasıdır.
Dostluk sen güzelsin, sen bir meleksin, sen bir dua halisin ama sen Hızır Aleyhisselam gibisin, her gönle her mekâna uğramazsın, senin olduğun mekanlarda bulunmak, ruhumuzda dua halinde bulunman, gönlümüzün temizliğinin bozulmaması temennimiz.
Misminik devler, kocaman kocaman cüceler, insan yürekliler, ahiret yürekliler, uzaktakiler, yakındakiler ve insan kalabilenler hepinize selam olsun; gerçeğiniz beri sahteniz öte dursun lütfen…
Şiirsel mısralar değildir sahte dostluklar; zehir zemberek satırlardır. Gerçek dostluklar da Rabbe dua, gönle şifa; sürur ve huzurdur. Huzur diyarına selam olsun.
“Nerde O Dostlar!?” dedirtecek yazı. Çağımızın insanlarının ekmekten ve sudan daha fazla ihtiyacı olması gereken bir dostluğu anlatmış eğitimci dostumuz. Umarım bir eğitimci olarak da yetiştirdiği nesillerden böyle dostlar çıkar… Çok ihtiyacımız var çok !