Acziyet Anatomisi / Mustafa Işık
İnsan bazen
külleri yama tutmaz
anka diyarından geçer
bazen de ağrılı bir azı dişi
duvardaki öksürüklü akrebi
çiğnemekten aciz kalır
henüz sınanmamış ustura
mezarlıktan artan ıslığı
acemice kesmeye kalkar
öyle karanlık ki kanatların
gökteki turna sürüsü, ey!
yere inmek isterken bulutlar
şerha şerha yarılan göğüsten
dağları öksürüğe boğar
her çocuk
anneye ölüm borçludur
sesimiz göğe gömülür bazen
bazen öykümüzün küskünü
defineye küs bir kemirgen
şapkası köşeli korkuluk
suskunluğu kendince
hayra yorar
ey ezberimdeki!
yanılgılar yılgını ayaklarım
haydi, adımla iki tepe arasını
herkes gibi tavafa koşalım
dizi kırık atın adımı kadar
biz de gözlerimizi
gökyüzüne dikelim
söyle, kesik çınar dalı nerede
söyle ki kesikleri
avuçlarımızda kaynatıp
başımıza gölge yapalım.