Söz Birdir; Ya Müjde Ya Nezirdir! / Ayşe Rahşan Gürel
Sevban (ra)’tan rivayet olunduğuna göre Nebi sellallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Allah Teâlâ yeryüzünü gözlerimin önüne serdi. Maşrikini ve magribini gördüm. Ümmetimin mülk ve saltanatı bana gösterilen yerlere kadar ulaşacaktır. Bana kırmızı ve beyaz hazine verildi. Rabbimden ümmetimi umumi bir kıtlıkla hepsini birden helak etmemesini istedim. Bir de mülk ve izzetlerinin gitmemesi için nefislerinden başka bir düşman musallat etmemesini istedim. Rabbim cevaben buyurdu ki: Ya Muhammed! Ben bir hüküm verdiğim vakit o geri çevrilmez. Senin için ümmetini umumi bir kıtlıkla hep birden helak etmemeyi deruhte eyledim. Onlara nefislerinden başka düşman da musallat etmeyeceğim ki mülk ve izzetleri gitmesin. Yeryüzünün kıtalarından ümmetin aleyhine toplanıp gelseler bile o düşmanların biri diğerini helak edecek biri diğerini perişan edecek.” (Sahihi Müslim/ Kitabul fiten)
Bu, Hadis-i şerif, inanan insan için ne kadar büyük bir müjdedir. “Ümmetini kırmak isteyeni, birbirine kırdırırız.” buyuruyor Allah Teâlâ. Toplu bir yıkım da yaşamayacaklar, Sana söz…
Ve sana altın ve gümüş veriyorum. Tefsirlerde, altın ve gümüşten kasdın Kisra ve Kayser’nin hazineleri ve Irak ve Şam olduğu söylenmiştir.
Bu muazzam vaade baktığımızda, korkmamak, aksine ummak için ne çok sebebimiz olduğunu anlıyoruz.
Raufun Rahim Peygamberimizin bize ne kadar şefkatli merhametli ve düşkün olduğunu bir kez daha tefekkür ediyoruz.
Hiçbir dış güç bu ümmete zarar eriştiremez, sonunda birbirlerini yiyerek meydanlardan çekilir. Tarih bunun ibretlik örnekleri ile doludur. Elhamdülillah.
Lâkin Müslümanın azılı bir düşmanı vardır; o da kendi nefsidir. Bunun için nefsini terbiye etmek kadın erkek her mümine farz kılınmıştır.
Koca Yunus’un dediği gibi:
“İlim ilim bilmektir ilim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin ya nice okumaktır.”
Esas ilmin, kendini bilmek olduğu aşikârdır. Kendini bilmek, haddini sınırlarını bilmek demektir.
Neye gücünün yetebileceğini, neye yetmeyeceğini kavramak demektir.
Kaderinin kendine verilen en güzel hayat programı olduğunu kabul ve takdir edebilmektir.
Güzelim kader programımıza razılıkla uyarsak daha üst programlarla donatılacağımızı ümid etmektir.
Hatalarımızı kusurlarımızı görmek ve düzeltmektir.
Güzelliklerini ve inceliklerini görüp Rabbimize onları Allah’a çağırmak yolunda kullanarak şükretmektir.
Böyle böyle kendini tanımak, korkularını yenmek ve her şartta Allah’ına güvenmektir.
İnsan ancak kendini tanıdıkça, onu yaratan Rabbini daha iyi tanır, anlar ve sever.
Bütün bir insanlık macerası da bundan ibaret değil midir zaten?!..
Şu dar vakitlerden geçerken, aslında ekmek kadar su kadar belki daha fazla ihtiyacımız olan azıklar için Peygamberimizin Kur’anımıza ayet olmuş duasıyla niyaz edelim: Rabbim! İlmimi, fehmimi ve imanımı arttır.
Amin.