Süt mü Kola Mı? Virüs mü Çitos mu? / Cihangir Boz
Köye bir akrabama misafirdim. İki üç yaşında bir çocukları vardı. Sabahleyin kahvaltı sofrasını kurdular. Allah bereket versin sofrada herşey vardı. Tereyağı, bal, zeytin, yumurta, çeşit çeşit peynir. Kuş sütü eksik. Sırayla yer sofrasına oturduk.
Bismillah deyip kahvaltıya başladık. Gayrı ihtiyari çocuğa gözüm ilişti. Elinde oyuncak arabası ile oynuyor. Vınn vınn sesler çıkararak arabayı kilimin desenleri üzerinde sürüyordu. Hayretler içindeyim. Benim bildiğim Köy çocukları iştahlı olur. Bu çocuk hiç oralı değil. Çocukluğumuzda böyle bir sofrayı göremezdik. Ekmeğimizin üzerine biraz tereyağı sürerdi analarımız. Hem yer hem bilye oynardık. Yanaklarımız al aldı.
Bizi misafirlerden uzak tutarlardı. Zira onların önündeki yemekleri silip süpürmemizden korkarlardı. Kedi gibi sessizce misafirlerin gitmesini beklerdik. Çünkü arta kalan yemekler bizim hakkımızdı. İster yadırgayın ister yadırgamayın bunlar gerçeğin ta kendisiydi. Bu çocukta hiç tık yok. Çelimsiz, cılız ve rengi solgun bir o kadar iştahsız. Dayanamadım , “akıllı çocuk sofraya gelsene” dedim. Dönüp bakmadı bile.
Onun yerine ninesi cevapladı;” O, bu tür yiyecekleri ağzına sürmez. Onun ki çitos pitostur. Az önce balık kraker yedi. Anlayamadım gitti. Ne bileyim oğlum ben çocuklarımı yatırmadan evvel süt içirirdim. Şimdiki çocuklar kola içmeden yatmıyorlar.”
Baba devreye girdi.: “Ana , bizim zamanımızda kola mı vardı. Biraz yoğurda pekmezi karırştır önümüze koyardın. Ya da madımak çorbasına iki yumurtalı anığ katıp verirdin. Nerde şimdiki gibi, çikolatalar, gofretler, doritoslar….”
Kendimi fazla tutamadım, babaya öfkeyle sordum: “Ya! Allah aşkına yoğurt pekmez mi, kraker gofret mi, ha? Hangisi daha iyi? Madımak çorbası mı, hazır mamalar mı? Süt mü kola mı? Hangisi iyi?”. Baba sinirli halime güldü. Sonra kendince savunmaya geçti. ” Emmisi bizim zamanımızda bakallarda bonibon, jelibon, topitop var mıydı? Kola fanta var mıydı?”
Artık burnumdan soluyordum. Yüksek sesle ” İyiki de yokmuş. Kurban olduğum bunların hepsi zararlı, hepsi hastalıklı. Şu çocuğun haline bak. Kıtlıktan çıkmış gibi. Hiç bir şey yememiş sanki.” Amcaoğlu tebessüm ederek” Kurban olduğum emmi, madem bunlar zararlı ne diye satıyorlar? Devlet ne diye izin veriyor? Ha niçin engel olmuyor? Demek ki sakıncalı değil. Ne dersin?”
Çok haklı ve yerinde bir soruydu. Direkt cevabı yoktu tabii. Cevabı başka türlü verdim.” Sigara faydalı mı hayır, alkol faydalı mı hayır. Ama satılıyor. İster alırsın ister almazssın.”
Derken biz kahvaltı yaptık çocuk oyun oynadı.
Anlayacağınız geleceğimiz tehlikede. Hem de büyük tehlikede. Çucuklarımızı
zararlı gıdalardan korumalıyız. Bal, tereyağı, zeytinyağı, yumurta ile
beslenmeyen beyinler çalışmaz. Geleceğimiz olan çocuklarımızı her türlü çıtır
pıtırdan uzak tutmazsak vay halimize . Böyle giderse, düşünmeyen, üretmeyen,
sorumsuz, sorunlu bir nesil bizi bekliyor.
Devletimiz bir an evvel okul kantinlerine koyduğu yasakları bütün market ve dükkanlara uygulamalı.Sigara ve uyuşturucu ile mücadelenin aynısı bu tür gıdalarla da yapılmalı. İnanın korona virüsten daha tehlikeli bir durumla karşı karşıyayız..
Gerekli tedbirler alınmazsa neler olur neler…
Mesela virüsü üreten Çin, Aşısını bulan çin, hastalanan biz, ellerimiz havada aşıyı bekleyen biz oluruz .
Ya da telefonu, bilgisayarı yapan Japonlar, donuk beyinlerle bu aletlerle oyun oynayan ve zararlı videoları izleyen biz oluruz.
Ne bileyim arabayı üreten Alman, o arabalarla drift yapan sorumsuz biz oluruz.