Cuma BUĞDAYCI ve Durre-i Huban / DergiZan
Liz Yayınları arasında kitabı çıkan yazar Cuma BUĞDAYCI ile yeni kitabı Durre-i Hubân hakkında kısa bir söyleşi..
Merhaba öncellike sizi tanıyabilir miyiz? Kendinizi tanıtır mısınız?
Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinde doğdum. İlk-Orta ve Lise öğrenimini Kocaeli’nde tamamladım. Önlisans eğitimini İlahiyat alanında, Lisans eğitimini ise Tarih bölümü üzerine tamamladım. Güzide ülkemizin muhtelif şehirlerinde Arap Dili ile beraber İslâmi İlimler tahsilinde bulundum. Bu tahsilimde; Sarf-Nahiv, Hadis, Fıkıh, Tefsir ilimleri ve usulleri ile beraber belâğat ve mantık ilimlerini de tahsil ettim. 2010 yılında Suriye-Ürdün-Mekke’i-Mükkerem ve Medine-i Münevvere yolculuklarında Muhâdese üzerine çalışmalar yaptım. Te’lif ve tercüme eserler yayınladım. Bunula beraber katkıda bulunduğum, topluma yarar kesbeden bir dizi çalışmalarım da var. İyi derece Arapça, Osmanlıca ve orta düzeyde Zazaca biliyorum. Evli ve 2 çocuk babasıyım.
- Kitap yazma maceranız nasıl başladı?
Yaklaşık altı sene İslamî ilimler ve Arap dili ve Edebiyatı tahsilimden az da olsa küçük bir birikim oluştu. Bunların pekişmesi ve elekten geçmesi adına yapılabilecek en iyi çalışma ders verme veyahut bilgileri iki kapak arasına toplamak olacaktı. Aktif olarak Arap dili ve Edebiyatı alanında özel ve genel ders verme çalışmaları devam etmekte. Fakat bunun yanı sıra kitap çalışmaları da başlamalıydı. Süre gelen zaman sonrası kitap çalışması niyetine girdim. İlk çalışmam; Arapça kadim bir el yazma Hadis-i Şerif ağırlıklı Arap Dili ile yazılmış bir eseri tercüme etmek oldu. Bu çalışma da (Abdullah b. Abbas ve Ehl-i Beyt’in Fazileti) tahkik-tashih ve tercüme aşamaları ile bir kitap oluşturma becerisi için birinci basamağı çıkma dönemi başladı. Her bir aşama ilk çalışma olması sebebiyle çok yordu ama gereğince ufuk açtı. Akabinde bu süreç ikinci eserim olan Arapça-Türkçe Terimler (Akdem Yayınları ) sözlüğü ile devam etti. Diğer eserler ise dil ve tercüme alanı dışında te’lif çalışmalardı. En son olarak yayına hazırlanan Dürre-i Hûban isimli eserimdi.
- Durre-i Huban ne demek? Bu kitabınızın bir hikayesi var mıdır?
Dürre/ inci, Hûban/ İyiler, sevgililer anlamına geliyor. Dürre-i Hûban (İyilerin İncisi) demek.
Hayatta hikayesi olmayan bir olgu yoktur galiba? Elbette her şeyin bir eseri ve sebebi vardır. Nasıl ki evlenen bir çiftin ilk çocuğunun dünyaya gelmesiyle doğan sevinç ve bebeğin büyümesiyle sürekli onu koruyup kollama duygusunu ilk eserimde yaşamıştım. Fakat bu son eserim olan Dürre-i Hûban’da ilk eserimden daha farklı bir duygu ve his vardı. Bunun sebebi; varlık sebebim olan Annem, ben ve bu kitap arasındaki bağımızdı. O, benim dünyaya gelmeme vesile oldu. Ama kitabın yayınlanmasını göremeden kendisi dâr-ı bekâ’ya irtihal etti. Bir önceki cümlelerde ki örneğimizi düşünecek olursak; duyguları kontrol edebilmek sanırım mümkün değil. Galiba bana düşen vazife de evlat mesabesinde olan bu kitabı yani Dürre-i Hûban adlı eseri isminin Türkçe karşılığında olduğu gibi “İyilerin İncisi” yani Annem’in bana bıraktığı inciyi korumalı ve ona iyi bakmalıyım. An be an, gün be gün geliştirmeliyim. Bu cümleler sonrası şunu da ifade etmeliyim ki; bu eserin yazılış aşamasını kitabımızın giriş kısmında bir iki cümleyle de olsa ifade etmiştim. Bu kitabı bir duhâ vakti başlayıp o günün güneş batımı vakti noktalamıştık. Her bir konu başlığı Annem tarafından belirlenmişti. Şu beni çok şaşırtmıştı ki; söylediği her söz ya âyet-i kerime ya da hadis-i şerif’i mana itibariyle içinde tutuyordu. Yani belki âyet ve hadis bilgisi noksan görünse de lafızdan uzak ama manaya müştak olmuştu. Eser o gün içerisinde bittiği vakit Annem’in yaşadığı şehrinden uzaklaşıp asıl ikamet ettiğim şehre gitmiştim. Kısa zaman içerisinde kitabın tashihini bitirmek için çaba sarf ettim. Çünkü kendimi bu kitaptan alıkoyamıyordum. Bir an önce iki kapak arasına girmeli ve avuçlarımda onu hissetmeliydim. Kitap haline geldiğinde bir sonraki yıllık iznimde gelip hemen annemin dizlerinin önünde ona okumalıydım. Evet şu an bu kitap çıktı… Fakat onun dizlerinin önünde oturup okuyamadım ama. Ondan bana kalan iki şeyin varlığı yine de onun sevgisine tutunabilmeme vesileydi. Birincisi Annem’in varlığının aynası olan Ablacım ve bir de Annem’in dünyada ki son durağı olan kabri…
Bütün çalışmalarımı Annem ile ama fikir aşamasında ama bitmiş halinde oturup istişare etmek nasip olmuştu. Fakat bu eserin diğer eserlerimden tek farkı hem eserin asıl yazarı, mimarı, fikir anası Annem’in olmasıydı…
- Kitap içerisinde en etkili bulduğum bölüm “HÛB” başlığıydı.
Bu bölümde Annemin o narin sesi yükselmiş ve tüm insanlığa seslenircesine cümleleri dile getiriyordu. Bir şeye çok sevinmiştim. İyi ki klavyeye bakmadan ve hızlı bir şekilde on parmak yazabiliyorum. Tüm söylediklerini hızlıca satırlara dökmek için kendimle yarış halinde idim.
><><><><><><><><><><><
Kitaptan almak isteyenler güvenli bir şekilde şuradan temin edebilirler..
DÜRRE-İ HUBAN (İyilerin İncisi) / CUMA BUĞDAYCI | Shopier