Kıytırık Yaşama / Cihangir Boz
Tezatlarla başladık hayata.
Ezan sesi ile zil sesi arasına sıkıştık.
Öyle ki ilk saat fen dersinde Darvinin evrim teorisini, ikinci saatte din dersinde Hz Adem’i okuduk.
“Sokakta, pazarda bundan kelli Türkçe konuşulacak!” diyen Karaman oğlu Mehmet Bey’den iki adım önden giderek evde ahırda sokakta Kürtçe konuşanların isimlerini yazıp öğretmenlere dövdürdük. Sonra, kalbini omo veya tursil ile temiz tutan terku-selatlar ile abdestli gezip riba yiyen hırsızlar arasından tercih etmeye zorlandık.
Ya sağcı olduk, ya solcu. Ortanca olamadık. Ya Kürt olduk ya Türk, insan olamadık. Ya Alevi olduk ya Sünni bir türlü Mevlana olamadık.
Mecbur olduk sevmediklerimize. Mecbur olduk böyle kıytırık yaşamaya.
Biz bir türlü kendimiz olamadık.
Ya din tacirlerine mürit, ya yunan muhacirlerine ensar.
Bir türlü biz olamadık.
Eh, yaşamaksa eğer!