DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

Peygambere Muhabbet / Sadettin Turhan

“Muhammed’den muhabbet oldu hasıl, Muhammed’siz muhabbetten ne hasıl demişler.” Bizim Efendimize, Muhammed (s.a.v.)’e olan muhabbetimiz yoksa hayatın bir manası da yoktur. Biz o muhabbeti sadece O’nun muhabbetini, konuşma olarak algılayamayız. Muhabbet sadece konuşmak değildir. Muhabbet, karşıdaki muhatabınızın tüm hal ve hareketlerini size ayna olarak göstermesi demektir, hayatımıza uygulanması demektir.

Bu muhabbetin hayatınızda sirayet etmesi, hayatınızda vücut bulması, hayatınız olması demektir. Eğer muhabbetiniz varsa bir insana, onu taklit edersiniz onun yürüdüğü gibi yürürsünüz. O’nun oturduğu gibi oturursunuz.

O’nun konuştuğu gibi konuşur, O’nun yediği gibi yersiniz. O’nun gittiği yerlere gider, O’nun içtiği yerlerde içersiniz. O’nun arkadaşlarıyla arkadaş olur sevmediklerinden uzak durursunuz. O’nun vermiş olduğu kararların arkasında durur o kararlarla ilgili siz de destek verirsiniz. O’nun yanlış gördüğü, uzaklaştığı yerlerden siz de uzaklaşırsınız.

Eğer böyle olursa muhabbet vardır. Bunu Peygamberden sosyal hayatımıza çevirelim. Siz bir kişiye muhabbet besliyorsanız ve onun dediğini yapmıyor iseniz o zaman, o muhabbet hakikat olmaz. Eğer biz de Peygambere muhabbet besliyoruz diyorsak o muhabbetimizi Muhammed (s.a.v.) ile birlikte Ahmet olan Peygamberle birlikte yaşamak, O’nun hayatını bizim kendi hayatımız içerisine yerleştirmeye çalışmakla olmalı. Yoksa sağda solda ismini duyduğunda elini kalbinin üzerine götürüp boynunu bükmek, sadece bu muhabbet değildir. Bu güzel bir haslettir, güzel bir yaklaşımdır, Peygambere sevda işaretidir. Ama asla muhabbet değildir.

Muhabbet, hayatın tüm safhasında, Peygambere aşık olarak, O’nun adı anıldığında, O’na olan aşkından kalbin hızla atması ve bu atış esnasında gözlerin parlaması, belki de kenarından bir damla yaşın akması demektir. Evet, böyle olmalı ve bunun bir adım ötesi de bir işi yaparken Peygamber nasıl yapardı diye araştırmak ve ona göre yapmak demektir.

Bu muhabbetine bir örneği; Bilal’i Habeşi’nin ezanı okuyamamasıdır. Sözle değildir. Bunlar hepsi muhabbetin birer neticesidir. Biz muhabbet duyuyorsak, bu muhabbete uygun bir yaşam tarzını da hayatımıza getirmemiz lazım. Geceleri yatsıdan sonra karanlıklarda kimsenin olmadığı yerlerde belki de ışıkları kapatarak Efendimiz (s.a.v.)’e salât ve selam getirmekte bunlardan bir tanesidir.

Bu yazıyı paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 17 eseri bulunmaktadır.