DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

Emekli Münir Amca / Cihangir Boz


Camiinin yanındaki şadırvandan abdest alıyordu. Emekli maaşını yarın çekecekti. ‘Ya rabbim!’ diyordu içinden. ‘Ben’ diyordu ‘bu parayla hangi borcumu kapatayım?’ diyordu. Ellerinden sızan suyu boynuna kulaklarına götürdü.

Acaba doğalgaz faturasını mı, yoksa elektrik faturasını mı erteleseydi? Ev sahibi iki aydır kendisine müsaade etmişti. Süreyi üç aya uzatsa nasıl olurdu?

Sol ayağını yıkadı. Çorabını ayağına geçirdi. Birden omuzunda bir el hisseti. Gür kaşları ve çopur suratıyla kasap kardeşti gelen. Yanındaki oturağa oturdu. Bir yandan kollarını yukarı çemkirirken öte yandan dört aydır ödeyemediği et borcunu hatırlattı. “Münir emmi yarın bizi gör artık. El insaf dört ay oldu. Sen eti aldığın zaman kilosu elli liraydı. Şimdi yüzü geçti…”

Yerinden kalktı. Omuzlarındaki ceketi giydi. Camiinin kapısından içeri girdi. Geçti bir kenara oturdu. Namaza daha beş dakika vardı. İmam kalkıp mihraba geçti.

Sol yanda ev sahibi sırtını kalorifer peteğine dayamış kendisine bakıyordu. Sadece başını önüne eğebildi. Nereden aklına geldiyse evde yağ bitmişti. Zeytin yoktu, yumurta yoktu. Peynir, nohut, fasulye yoktu. Et mi? o zaten yop yoktu. Hanımı tüm bunları istemişti. Neyle alacaktı ki? Cebinde parası, kartında kredisi yoktu. Eskiden mahalle dükkânları vardı. Veresiye defterleri vardı. Şimdi nerdeeee! diye geçirdi içinden.

Birden bayram ikramiyesi geldi aklına. Büyük bir ümit doğdu gönlüne. Doğduğu gibi battı ümit. Zira çamaşır makinesi taksidi vardı. Ezan okunuyordu. Sünneti kılmak için ağır ağır doğruldu. Tekbir getirip ellerini bağladı. Sağ tarafına da musluğu tamir için borçlandığı Hasan komşusu kıyama durdu. Nereden çıktıysa?.. Kaçacak bir yer yok muydu? Bütün alacaklılar sözbirliği etmişçesine etrafını sarmıştı.

Kalbi hızlı hızlı atmaya başladı. Secdeye vardı. İki defa subhanarebbiyelâlâ diyebildi. Üçüncüsünü diyemedi. Zorla doğruldu. Bir şeyler oluyordu kendisine.

Önce hattatların nakş ettiği kılıç figürlü yazılar yerinden koptu. Yüksek yüksek duvarlardan üstüne üstüne geldi. Sonra imam silikleşti. Cemaat bir bir silindi. Kubbe, gök küre gibi döndü etrafında. Gözleri ağırlaştı. Kolları iki yana asıldı. Sol omuz üstüne küüüt diye devrildi.

Emekli Münir amca rahmetli olmuştu. O’nu yakinen tanıyan müezzin “İyi ki öldü kurtuldu.” diyebildi.

Sesini sadece kendisi duydu. Unutmayın hepiniz emekli adayısınız..

Bu yazıyı paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 46 eseri bulunmaktadır.

Yazarın diğer yazıları