Udhiyyeden Kurbiyyete / Nur Dinçkan
Zilhicce ayının 10, 11, 12. günleri içinde Allah için kesilen hayvana UDHİYYE denir. Esasında “udhiyye” kuşluk vakti kesilen hayvan demektir. Allah için kesilen bu hayvanlarla Allah’a yaklaşıldığı, yani kurbiyyet kazanıldığı için kurban denilmiştir. Kur’an-ı Kerim’de Hac suresi /37. ayetde Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır: “Bu hayvanların ne etleri, ne de kanları Allah’a ulaşacaktır. Allah’a ulaşacak olan ancak sizin takvanızdır.”
“Takva” yaşadığımız hayatın hesabını Allah’a verme sorumluluğunun bilinciyle yaşamanın adıdır. Kurban adını verdiğimiz ibadet , bu bilinç kazanıldığı oranda anlamlı olacaktır. Nitekim Maide suresinin 27. ayetinde Allah ademin iki oğlunun olayını anlatırken birer kurban sunduklarını, birininkinin kabul edilirken, diğerininkinin kabul edilmediğini bildirilmiş, kabul edilmeme nedeni olarakta; Allah’ın sadece takva sahiplerinin kulluğunu kabul edeceğini bildirmiştir.
Allah’a kurbiyyetin nasıl olacağını bize Allah ve Resulü (a.s) tarafından bildirilir. Allah ve Resulü’nün (S.A.V.) bildirmediği bir şekilde Allah’a kurbiyyet olmaz. Kurbiyyetin olması yaptığımız ibadetin yanlız Allah için ve Allah ve Resulü’nün koyduğu kurallara uygun bir şekilde olması gerekir. Kurban Kur’an’da Allah’ın şeairi olarak anlatılır (Hac/32). Şeair: Bize Allah’ı ve Allah’ın istediği hayat biçimi olan İslam’ın ve Müslümanlığın nişaneleri (alametleri) demektir. Bu ibadete karşı çıkmak veya hevasından alternatif ibadet biçimleri geliştirmek Allah’ın şeairine, İslam’a savaş açmak demektir. Kur’an’ın bize sunduğu örnek ailelerden birincisi A’l-i İbrahim (İbrahim ailesidir). Hergün kıldığımız namazların son oturuşlarında İbrahim ailesine selat ederiz. İbrahim, İsmail, Hacer bizlere Allah’a teslimiyyetle kurulmuş bir ailenin nasıl inşaa edileceğinin tüm zamanlar üstü en güzel bir örneğidir. İbrahim (a.s) oğlu İsmail’e , “Oğlum! Ben rüyamda iken seni boğazladığımı görüyorum. Bir düşün, ne dersin? dediğinde; İsmail (a.s): Babacığım! sana ne emredildiyse onu yap. Allah’ın izniyle sabredenlerden olduğumu göreceksin.” dedi. Böylece ikiside Allah’a teslim oldular.
Kur’an’da anlatılan kıssalar, bugün zihinleri modernizm ile kirletilmiş bazılarının zannettiği gibi tarihte kalmış birer “tarihsel olay” değildir. Kıssa bir zaman diliminde yaşanmış olmakla beraber, tarih üstü örnekliğe sahip bir anlatım ifade eder. Bugün Kur’an kıssalarını tarihi bir olaymış gibi görüp, bize emredilen ibadetlerin emrediliş hikmetlerini kavrayamadan, sadece şekilde kalan bir anlayış yaygın olduğu için, yaptığımız ibadetlerle kurbiyyeti (Allah’a yakınlığı) kazanamıyoruz. İslam, sanki sosyolojik anlamda bir kurum veya atalardan tevarüz edilerek kazanılan bir kimlik gibi algılandığından, İbrahim ve İsmail peygamberlerin kendilerini Allah’a nasıl teslim ettiklerini idrak edemiyoruz. İslam, ferdin benliğini kendini iradesiyle bilinçli bir şekilde Allah’a teslim etmesinin adıdır. Zilhicce ayında kestiğimiz bu hayvanlar eğer bize bu bilinci verirse, Allah’a yakınlığa (kurbiyyet) vasıta olan birer kurban olacaktır. İslam dışı yaşam şeklinin bütün kuşatıcılığıyla zihinlerimizi ve kalplerimizi işgal ettiği günümüzde, yeniden İbrahim ve İsmail Peygamberler gibi Allah’a teslim olmuş bir kalbe sahip olmamız dualarımla…
Allah’a emanet olunuz.