Cuma Duyguları Üzerinden Mutsuz Çocuklar / Nur Dinçkan
Çocukluğumun “mutlu cumaları ” diyor şair; “Ne güzeldi. Annem salavatlarla o günü ihya etmeye çalışır, oluşan manevi atmosferden bizlerde payımızı alırdık. Bilgisayar ve televizyon yoktu. Yamalı ama temiz kıyafetlerimizle mutluyduk yine de.. Peyniri yufka ekmeğimize katık yapıp veren kanaat abidesi annemiz vardı. İçine kattığı ihlasla tadına doyum olmazdı. Bayram günüydü cumalarımız. Ne güzel cumalardı, çocukluğumdaki cumalar..” diye yad ediyor şair.
Bu satırları okurken, şu satırlar dökülüyor benim de kalemimden;
“Bugün cuma. Paylaşıyorum bende duygularımı en içten, yürekten… Siz çocukluğunuzdaki mutlu cumaları yad ederken, ben de çocukluğumu hatırlayıverdim. Bizde de cuma günleri tıpkı sizin çocukluğunuzdaki gibi mutlu ve heyecanlı geçerdi. Çünkü bize bu mutluluğu yaşatan anne-babamız vardı. Biz çocukları ellerimizden tutup camiye götüren, hele hele sabah namazını kılmadan yatmamamız için bize saf tutturup, cemaat yapan babamız. Güneşi üzerimize doğdurtmayan, kanaat ve şükrü öğreten annemiz. Olmaz! Güneş üzerimize doğmaz, yoksa bereketimiz olmaz. Bunlar kazındı yıllar yılı hep körpe hafızamıza…
Allah onlardan razı olsun. Böylesine manevi duygu ve hassasiyetle büyütülen bizler, elbette ki şükretmeyi ve mutlu olmayı da öğrendik.
Televizyon hayatımıza geç girdi ve hiçbir zamanda bize hakim olamadı. Bilgisayar zaten yoktu.
Fakat devir değişti. Esasen insanlar değişti. Zaman her zaman ki ahengi içerisinde akıp gidiyor…
Bugün ise çocuklar farklı. Neden? Çünkü, ebeveynler farklı. Sizin çocukluğunuzda manevi duygularla bezenmiş, edep ve haya timsali anneniz vardı. Yufka ekmeğinize peynirinizi katık yapıp veren ve sizi mutlu eden anneniz..
Lakin şimdi? Heyhat !
Günümüzde modern anneler yetiştirdik. Modern Müslüman kadınlardan müteşekkil. Rabb’inin kendilerine yüklemiş olduğu anneliği ve ev hanımlığını öteleyerek, adeta erkek olma mücadelesi içine girmiş anneler… Ve bu annelerin büyüttüğü mutsuz ve tatminsiz çocuklar… Bu çocuklar mutsuzlar; çünkü, manevi değerleri olmayan anneler tarafından büyütüldüler. Tatminsizler; zira şükretmeyi öğrenmediler. Yine çocuk Rabb’ine secde etmeyi anne-babasından hiç görmedi. Onu belki de babası elinden tutup camiye de götürmedi. Cumanın ne olduğunu, namazın nasıl kılındığını bile bilmiyor. Yine bu çocuk, tv nin çalışmadığı, bir kitap okunarak ailecek manevi sohbetlerin yapıldığı bir akşamı belki hiç yaşamadı. Okuldan eve gelen çocuk, kendisini karşılayacak anneyi de göremedi. Çünkü; anne, babanın rolünü üstlenmiş, kazanma peşinde.. Sürekli kazanacak, kazancını çocuğuna getirecek ve tüketerek mutlu olacaklar.
Ancak insan yanıldı. Kazanmak, tüketmek, kariyer sahibi olmak, başarmak vs.vs. bütün bunlar insanı mutlu etmeye yetmedi. Bilakis mutsuzluğa itti. Manadan ayrılan madde, felaket getirdi ferde ve topluma.
Sürekli kazanma uğruna bütün manevi değerler yıkıldı, alt-üst oldu. Ruhi değerlerle alay edildi.
Devamlı maddi duyguları tatmin edilmeye çalışılan ve bu uğurda bütün manevi değerleri yok edilen çocuklar, yarın toplumda bozgunculuk çıkarmaya namzettirler
Dün ve bugün
Söylenecek o kadar çok şey var ki; Unutmayın ki; “Siz kendinizi değiştirmedikçe Allah da sizi değiştirmez. ” (Ra’d 11)
Ve bizi İlahi azaptan koruyacak kimsede bulunmaz.
Suç bugün bilgisayar ve televizyonda değil. Onu iyi yönetemeyen anne ve babada ..
Siz! Çocuğunuza anlatın Hakk’ı ve hakikati. Yaşayın ve yaşatında . Kendisine, Yaratan’ın ona biçtiği kulluk görevini hatırlatın.
Bakın o zaman, sizin çocukluğunuzdaki mutlu cumalar nasılda geri gelmiş. Nasıl da cuma duyguları filizlenip yeşermiş.
Maneviyatı sağlam nesiller yetiştirmek ümidiyle…
27 Ağustos 2020