DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

İnsan, Madde ve Hayat / Nur Dinçkan

Batı uygarlığı, bilimi PUT, teknolojiyi bir din haline getirerek elde ettiği madde başarısına rağmen ahlâkî bakımdan tam anlamıyla iflas etmiştir .!

Küresel ölçekte Batı merkezli anlayışın egemen olduğu yer küremizde insanın sürdürdüğü hayat tarzı, onun insani/fıtrî özelliklerini her gün biraz daha yok etmektedir. Fıtratı bozulan insanın hayatının devamı da mümkün değildir. Zaman göstermiştir ki; insan madde ve dış dünya hakkında ne kadar geniş bir bilgiye sahip olsa da kendi nefsine hakim olacak güçte değildir..

Allah, insanı madde kanunlarını keşfederek bildiği gibi, kendi yolunu çizemeyeceğini bildiği için ona olan nimetini tamamlayarak hayatı nasıl yaşaması gerektiği bilgisini vahiyle bildirmiştir. Günümüz insanının sürdürdüğü hayat tarzı insanı bir hayvandan farksız hale getirmektedir..

İnsan, hayatını anlamlandırmak için insanlık tarihi boyunca iki yol takip etmiştir:

1. İnsanın kendinden kaynaklanarak anlam vermesi ve fıtri özelliklerinin tabiat kaynaklı olduğunu düşünerek “ben merkezli” bir anlayışa sahip olması.

2. İnsanın fıtri/insani özelliklerinin kaynağını kendisinden değil Allah’tan bilmesi ve hayatını bu inançla anlamlandırması.

Yaşadığımız dünyada insanın eşyayla, tabiatla bütün bir insanlık ailesiyle ilgili sorunlarının olduğunu biliyoruz. Tüm bu sorunların temelinde ahlaki çözülmenin olduğunu görüyoruz..

Ahlaki çözülme sadece toplumların kendi istekleriyle gerçekleşmemektedir. Bu çözülmenin arka planında belirli bir ekonomi anlayışı, belirli bir kültürel birikim ve siyasi düşünce vardır. Her ahlaki davranışın arkasında da belirli bir dünya görüşü, inanç ve kendine has bir mantık vardır.

Materyalist, aydınlamacı, pozitivist düşünce geleneğine göre insanı iki ayaklı dik yürüyüşlü düşünen bir varlıktır. Bu düşünceye göre insan, sadece madde üzerinden tanımlanmaktadır. Bu insan tipinin oluşturmuş olduğu sosyal bilimlerde siyasal, hukuki sistemler kurmuştur. Allah’ı, ruhu, maneviyatı inkar eden veya paranteze alan bu anlayış, maddeyi araç değil, amaç olarak görmektedir. Örnek olarak kapitalist anlayışı verebiliriz. Buna göre hayatı anlamlandıran temel ilke; “ben”in daha fazlaya sahip olması, egonun faydasının hazzının en yüksek başarıyı elde

etmesidir.

Sonuç olarak; “insan mükemmel bir hayvandır”,  “Biyolojik bir makinadır”, “İnsan ile hayvan arasında sadece bir derece farkı bulunmaktadır.

Bu yazıyı paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 18 eseri bulunmaktadır.