DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

Bağlanacaksın / Güler Demirhan

Bağ kurma sorunu yaşayan insanlara dikkatlice bakalım!
Daha dikkatle gözlemleyelim ve görmeye çalışalım.
Genelde bu insanlar soğuk olurlar değil mi!?
Tam olarak bir ilişkiye başlayamaz ya da iş ciddiye binince korkar uzaklaşırlar.
Alternatifleri çoktur.
Gerek iş, gerek arkadaşlık her ne olursa olsun tüm güvenini ve varlığını aynı sepete koymazlar.
Tek gruba ait olmak yerine birden çok gruba dağıtırlar kendilerini.

Paylaştırırlar…

Dostlukları, hobileri, yaptıkları işler, arkadaşlıkları çok derin değildir.

Bir yerde kök salmak istemezler…

Evet işlerini itina ile ve tüm hassasiyetlerini vererek yaparlar belki ama orda da kök salmak istemezler.

Ucundan, ilişik yaşarlar hayatı.

Her an bir yere gidecekmiş gibi bir ayağı dışarda, valizi kapıda hemen.

Dikkatlice bakmasan anlamsız gelir bu durum.

Amaaa…

Aslında en köklü en derinlikli onlardır aslında.

Sevdi mi tam sever, benimsedi mi tam benimser, ait olur, sahip olurlar.

Olmuşlardır da bir zamanlar…

Hemen hemen hepsinde onları derinden sarsan yaraları vardır.

Kimi çok sevdiği evladını kaybetmiştir, kimi eşini, kimi küçük yaşta annesini ya da ailesini…

Bazıları çok sevdiği eşi ya da nişanlısı ya da duygusal bağ kurduğu sevgilisi tarafından hiç tahmin edemediği şekilde terk edilmiş veya ihanete uğramıştır.

Ve korkar artık!

‘Yeniden seversem yine kaybederim artık çok sevmeyeceğim.’ der.

Kendisinin bile haberi olmadan, içinde bilinmeyen bir köşesi söz verir kendi kendine:

‘Yine aynı yerden acıtmayacağım kendimi!’ diye…

Bilinç altının, kendini koruma ve savunma mekanizması işler belki de…

Kaybettiği çocuğundan sonra diğer çocuklarıyla aynı sıkı bağı kurmak istemez, ‘Seversem kaybederim yine canım çok yanar.’ der.

Aslında içten içe yine çok seviyordur onları ama soğuk davranır ve istediği gibi yakın olamaz, bir şeyler hep engeller.

Ya da birini tekrar seversem yine beni bırakır gider, canım çok yanar der ve farkında olmadan bilinç altı refleksiyle duygusal bağ kurmaktan kaçınır.

Baktı iş ciddiye mi biniyor, hemen gardını alıp uzaklaşır.

Derinlerden bir ses fısıldar kulağına ‘seversen yine kaybedersin, sakın ha, canın yanar sonra!’

Bir işe bel bağlamaz, alternatif işleri vardır onun. Bir olumsuzluk olursa diğerine geçebilsin diye…

Arkadaşlıkları, dostlukları birbirinden bağımsız ve farklı farklı kulvarlardadır belki de…

Ama hiç biriyle derinlikli değildir, hep bir mesafesi vardır onlarla…

Ya da kendisi öyle olduğunu sanırken bir de bakar, sözde ilişki yaşadığı ilişkilerinde yine derinleşmiş.

Bunu fark ettiği an yine uzaklaşmak ister oradan.

Ama yine fıtratı gereği derinleşmiştir.

İlgisini dağıtmaya çalışır ve kendi kendine direnişe geçer.

Canının yanmasından korkar hep.

Bu tür yaşamak, hem tat vermez hem de anlamsız gelir.

Vaktinde çektiği acı büyük bir ders olmuştur ona, başka türlüsü de gelmez elinden.

Hani şiirde diyor ya;
“Bağlanmayacaksın, ucundan ilişik yaşayacaksın hayatı…”

Öyle değil işte!
Acı çeksen de bağlanacaksın aslında.

Korkmadan!

Canın yanacak evet ama hayat, başka türlü nasıl anlamlı olur!?

Bu yazıyı paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 28 eseri bulunmaktadır.

Yazarın diğer yazıları