Ölüme Yatmak / Mustafa Işık

çocuk ölür/ anne bardak su yerine
kanar mendili değdirmez dudağa
her gece yitip gitmek isterken
evlerin soğuk kapıları ardında
yüzümü başka yansıtır ayna
üstten gök üşür, çiğ yüzüyle ay
ey hazreti habil, sunağım ol,
ölmemek nasılmış öğreneyim
bağışla toyluğumu ıslansın saçım
kaşlarının ortasına nişane sızı
dağların ardı güne kızıl gülüş
bu gün gözlerin bir başka siyah
kuşlar bilinmez uzağa taşır
damla damla biriken
usul usul tükenendir hayat
bilirim ölürsem bir gün
gök, benimle ölmeye yatar
akları alınmış iki gözdür
gece ve gündüzün bilmecesi
izleri vakitsiz silmeye kalkar
gelip dilime dolanan rüzgâr
o vakit kahrında çatlar kuşlar
ilkin meleklerin öptüğü çocuklar
doğmaya göğün göğsüne akar
git/me uzaklara, süveyla, gitmek
ölmeye yatmak değil midir?