DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

Ankara Yolcusu / Rahman Ayhan

Bizde
Yöneticilik kısa yoldan zengin olma
Veya
Akraba, eş, dostlara,
Devletin olanaklarını
Peşkeş çekme yolu olarak görülüyor…
Yönetici olduktan sonra
Yedi sülalesine yetecek bir imkânın
Üstüne konma hakkını,
Kendinde rahatça görebiliyor…
Halim selim biri
Yönetici olduktan sonra
Ukala,
Burnundan kıl aldırmayan,
Kendini diğer insanlardan çok daha üstün gören
Bir kişiliğe bürünebiliyor…

Telefonum acı acı çalmıştı…
Telefona bakınca, 0312 ile başlayan
Sabit telefon olduğunu gördüm…
Önemli olabileceğini düşünerek, telefonu açmıştım…

“Alo, buyurun” dedim…

Karşıdaki bayan,
“Burası YÖK Başkanlığı
Sayın YÖK Başkanımız sizinle görüşmek istiyor” diye söyledi…

“Allah(cc), Allah(cc),
YÖK Başkanı, beni niçin arar?” derken,
Bir anda kafama dank etti…

“Tabi yaaa,
Niçin düşünememiştim!
Bizim Rektörlerin göremediğini, o görmüştü…
Beni,
Önemli makamlara atamak için arıyordu…
Bendeki cevheri fark ederek,
Genel sekreter,
Daire Başkanı,
Veya
28 ülkenin kültür ve geleneklerini
Yerinde inceleyip,
Kitap ve konferanslarda tanıttığım için
Dış İşlerden Sorumlu
YÖK Başkanı Danışmanlığı makamına, layık göreceklerdi…
Acun Ilıcalının bulduğu yetenekler gibi
Başbakan lakaplı,
Trabzonspor’un eski futbolcularından
Lemi Çelik’in,
Afrika’da keşfettiği yetenekli futbolcular gibi,
YÖK’te beni keşfetmişti…
Yazmış olduğum 12 kitabımın üçü basılmıştı…

Kısa bir süre içinde
“KTÜ’de Bende Varım” basılıp, piyasaya çıkacak…
20 bin kitaplık, bir kütüphane açarak,
Okumak isteyenlerin hizmetine sunmuştum…
Bütün görsel ve yazılı ulusal basın,
“Kütüphane” ve
Üniversitede yaptığım müzeyi haberleştirerek,
Türkiye ve
Uluslararası camiaya duyurmuştum…
Her gün yazdığımız makaleler ile
Türkiye’nin gündemine atıfta bulunmuştum…
60’ın üzerinde kurs belgem,
Birçok
Katılım belgesi,
Teşekkür belgesi ve plaketlerim vardı…
4 önemli konferans vererek
Bilgilerimi,
İlgililere ve öğrencilere aktarmıştım…
Aslında 30 yıldır
Hizmet ettiğim KTÜ’ye ve
Trabzon’a, hizmet etmek isterdim…
Ancak
Burnu havalarda olan
Aynı sendikadan olmadığımız için
Kendi yöneticilerimiz beni görmemiş
Veya
Görmek istememişlerdi…
Zaten yeni seçilen
KTÜ rektörü Prof. Dr. Hamdullah Çuvalcı hocada
Ameliyat süresince
Bir kere bile beni aramamıştı…
Hâlbuki
O korona virüs olduğunda
Onlarca defa aramış,
Mesaj çekmiş,
Hal, hatır sormuştum…
Bu makamları
Hizmet etme yeri olarak görmüş olsalar,
Bizi aramaktan çekinmezlerdi…

Neyse
Hanım ve çocuklara hazırlık yapmalarını
Bundan sonra Ankara’da yaşayacağımızı söyledim…
Aslında,
“Ankara beni boğuyor ve
Ankara’da yaşamak
Bana çok zor geliyor
Ancak
Elden ne gelir, mecbur gideceğiz” diye düşündüm…

“Rahman Bey”

“Hocam,
Beni arayıp,
Bulduğunuz için çok teşekkür ederim…
Atamamı onaylayacak
Sayın Cumhurbaşkanımıza da,
Hürmet ve
Saygılarımı lütfen iletin…
Bu yaştan sonra
Memleketimden kopmak çok zor olacak,
Ancak
Devletim, milletim için mecburum…
Amacım
Devletimizin ilelebet ayakta kalması,
Ezanların susmaması,
Ay yıldızlı bayrağın,
Gönderden inmemesi” diye söyledim…

“Ne diyorsun,
Yağ çekme ulan hıyar!” diye bağırarak söyledi…

İşte
Yöneticilik böyle bir şey…
Zaten
Öyle olmasa,
Bu kadar yıl YÖK Başkanlığı yapar mıydı?
7 yıldır
Şehir merkezinden kırsal bölgeye taşınarak,
Orada yaşıyordum…
Evi, yeni yaptığım için
KTÜ’den herhangi bir yönetici
Hediye alırım cimriliği ve korkusu ile

“Hayırlı olsuna” bile, gelmedi…

Hâlbuki
Ziyaret etme alicenaplığını göstermiş olsalar,
Onlardan hediye de istemezdim…
Hatta
Evde tereyağlı su böreği yaptırır,
Onlara ikram bile edebilirdim…
Bak işte
Onların görmek istemediğini
Ankara’dan görüp,
Kırsal bölgeye taşındığımı
Ve
Bağ bahçe ile uğraştığımı öğrenip,
Benden hıyar istiyorlardı…
Elbette Hıyar,
Marul, Lahana, ekip, biçiyordum…
Ancak
Bizim hıyarların zamanı geçti…
Mecburiyetten,
Değirmendere’de ki Tanzim Satıştan
Uygun fiyata hıyar alıp, Ankara’ya götüreceğim…
Hatta
Hıyarın yanında ucuz yoldan,
Soğan,
Patates bile alır götürürüm…
Ama
Sayın YÖK Başkanım,
Trabzon’u
Ege Bölgesi ile karıştırdı…
Çünkü
Bizde yağ kesinlikle olmazdı…
Geçenlerde
Tanzim satıştan,
30 yıllık memurluk hayatımda
Biriktirebildiğim,
Elimde son kalan çeyrek altını bozdurup,
5 litrelik yağlardan 2 teneke alıp,
Yanlışlıkla dışarı çıkmıştım…
Bütün gözler,
Bana çevrilince, hatamın farkına vardım…
Bir silahlı,
İki bıçaklı saldırıdan zor kurtuldum…
Hatta
5 araba yolun ortasında durarak,
“Haydar” diye söylenen sopa ile bana saldırmışlar
Ama
Gençliğimde boks yapmam ve
Çevikliğim sayesinde bu
Saldırılardan da ucuz bir şekilde kurtulmuştum…
Neyse
Tekrar telefona geri dönelim,

“Olsun Başkanım, alır götürürüm” dedim…

“Ne götüreceksin!
Sen yazılarında bizleri,
Rektörleri,
Akademisyenleri ve herkesi ağır eleştiriyorsun…
Sen kim oluyorsun?
Sana haddini bildireceğim…
Sen bizle
da..ak mı geçiyorsun?” diyerek, telefonu kapattı…

“Yaaaaaaa dur,
Beni, hangi kadroya atamıştınız?” diye bağırdım…

Ama
Beni duyan olmadı…
Şimdi ben nereye gideceğim?
Hangi bölüme atamam yapıldı, nereden bileceğim?
Çocuklarda hazırlanmış bekliyorlar…
Neyse
Ankara’ya bir gidelim de, anlarız…

“Bekle beni
Ankara,
Geliyorum sanaaaaaaa” diye, bağırmışım…

Bu bağırtımdan sonra
Kafama vuran
Oklavayla uyanmışım…
Meğer
Yine kâbus görüyormuşum…

“Çabuk söyle Ankara’da kim var,
Niye gideceksin oraya?”

“Haaaaaa şey
Ne Ankara’sı şeydi o,
Şey işte şey, kâbus görüyordum”

“ Ne kâbusu,
Geliyorum sana diye bağırıyordun…”

“Yok hayatım,
Rüya gördüm rüyaaaa”

“Başlarım senin rüyana,
Bir kadınla konuşup, randevulaştın”

Hanımı
Kâbus gördüğüme inandırmam
Çok uzun sürmüştü…
Yine
Ucuz atlattık,
Hanımı, razı etmek için tektaş yüzük gitti…
Çeyrekten kalan para ile
Ramazanlık
Bir yağ daha alacaktım…
O da,
Tektaşın ilk taksitini öder,
Geriye kalan taksitlerde
Yine borçlanacağız…

Ha bu Cevat Hocadan
Başkasına mı okunsam acaba?
Onun nefesi
Artık tesir etmiyor mu ne?

12.10.2020
Araştırmacı Yazar

Bu yazıyı paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 45 eseri bulunmaktadır.

Yazarın diğer yazıları