DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

Birbirinin Zıddı / Rahman Ayhan

Bakü, Hazar denizinin kenarında nemi bol, yazları müthiş sıcak ama rüzgârı hiç eksik olmayan güzel bir kent…

Kenar mahallelerinin çirkin görüntüsü, içe doğru gidince kendini modern bir kente, bırakıyor…

“Orta direk” diye tabir edilen kesim, burada yok… Zengin, çok aşırı zengin, fakirse, bir ekmeğe muhtaç durumda…

Yöneticilere yakın olan elit bir zümre türemiş ve bunlar, paralarının sayısını bile bilmiyor…

Baskıcı bir rejim, halkı, korkutup sindirmekte…

Bir ay kadar önce Gence valisi, küfredip baskı kurduğu, üzerine gittiği, vatandaşın biri tarafından vurulmuş… Bu silahlı baskında koruması ölen valinin kendisi de, ağır yaralı olarak, kurtulmuş… Fakat bu olay, ülkede huzuru bozmuş… Güvenlik güçlerinin operasyonları ile beş kişi öldürülmüş… Bu operasyonlarda iki de polis ölmüş.

Ve ülke, istim üzerinde…

Halk, yönetimi sorgulamaya başlamış… Petrol, doğal gaz, zengini bir ülke olan Azerbaycan aslında. Ülkenin gelirleri, eşit biçimde dağıtılsa, aç, susuz, hiç kimse kalmaz…

“Bir millet, iki devlet” parolası ile tanıdığımız kardeş bir ülke… Ancak Rusya, Ukrayna, Gürcistan, gibi ülkelerle vizelerin kalktığı hatta pasaport zorunluluğu bile olmadığı, bir gerçek…

Azerbaycan ise, pasaportla girilen ve Türk vatandaşlarına, vize zorunluğu olan bir ülke…

Devlete 25 yıl çalışıp, emekli olan bir yaşlıya maaşını sordum. 240 Manat alıyormuş. Bizim para ile 730 ₺’ ye denk geliyor… Tabi doğal olarak, bu maaş geçinmesine yetmiyor… Bakü’de, yalnız ev kirası bile 500-600 Manat’ı geçiyor… Emekli, evi olmazsa ölse, daha iyi…

100 ₺’ yi,  33 Manat’a bozdurdum yani Azerbaycan Manatı bizim paramızın 3 katından bile daha değerli…

Bize göre Azerbaycan Türkçesi biraz değişik olsa da, yine de rahatça anlaşabiliyoruz…

Azeri Türkçesinde kelimeler, çok uzatılıyor… Mesela “Hoşçakalııııııın” gibi…

2 defa gitmiş olup hiç yabancılık çekmediğim Azerbaycan’da, bazı kelimeler bizden farklı söyleniyor…

Mesela, “Hala”ya, “Bibi”, “Teyze”ye ise “Hala” diyorlar…

Birine adres sorunca; “ilerde park var, oradan aşağıya düş” dediğinde, şaşırdım…

Yine biri, “İstanbul’dan gelen uçak, düştü” dediğinde, heyecanlanarak: “Kaç kişi vardı, içinde” dedim…

“Çoook”

“Kurtulan var mı?”

“Ne kurtulması?”

“Uçak düştü, dedin ya”

“Yoook Gardaş, siz söylüyonuz ki, indi, indi..” Meğer uçağın inmesine, düştü diyorlar…

“Baba”ya; “Dede”, “Ata” diyorlar…

Dedeyeyse “Baba” diyorlar…

Babaanne, Anneannenin her ikisi de, “Nine” olarak anılıyor…

“Kemik”e, “sümük”, “ayak”a  “kıç”, “ön”e, “kabak” diyorlar…

Ancak “İri yarı, heybetli” olan birine ne söylediklerini duyunca, şaşırıp, hayretlerimi gizleyemedim…

İriyarı heybetli birinin Azerbaycan’da ki karşılığı, “Pezevenk”…

Bu kelime ile ilgili bir anı anlattılar…

“Ankara’ya gelen Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel’ i görünce, Heybetli, iri yarı biri olduğunu belirtmek ve İltifat etmek için,

“Ne pezevenk adamsın!” demiş,

Bunu duyan,

Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel, şaşırarak, afallamış…  Pezevenk’ in Azerbaycan’da

Ne manaya geldiğini anlattıklarında gülen, Süleyman Demirel’de Haydar Aliyev’ e dönerek:

“Sende az pezevenk değilsin” diye demiş…

“Bir millet, iki devlet” denilen Türkiye ve Azerbaycan Türkçe konuşsa da bazı kelimelerimiz,  

Zıt olarak dikkat çekiyor…

12.08.2018

Rahman AYHAN
Araştırmacı Yazar

Bu yazıyı paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 45 eseri bulunmaktadır.

Yazarın diğer yazıları