Sahabeler Kenti / Rahman Ayhan
SAHABELER KENTİ…
“Kardeşlik Projesi’ kapsamının devamında KTÜ olarak Diyarbakır’dayız…
Projemiz, çok hızlı olarak, devam ediyor…
Kafilede yorgunluk emaresi görülmeye başlanıldı ancak herkes halinden memnun…
Cuma namazına yetişmeye çalıştığımız Diyarbakır Ulu Camii, bizi etkiledi…
Cuma namazını kıldığımız Diyarbakır Ulu Camii, tarihi, mimari ve güzelliği ile değil her şeyi ile bizleri büyüledi… Ayrıca vaaz ve hutbede çok önemli konulara değinen İmam, birlik ve beraberliğe dikkat çekti…
Şimdi Müslümanların düştüğü duruma parmak basan imamın bu konuşması beni çok etkiledi…
Daha sonra bir yazı konusu olan bu vaazda, insanlığa ve Müslümanlara verilen mesajlar var…
Bu İmam Arkadaş, sabah kahvaltısında yürek yemiş gibi Müslümanların, bugün düştüğü halini bize göstermeye çalışmakta…
Şafi Mezhebinin çoğunlukta olduğu Diyarbakır’da, cuma namazı, bizden biraz değişik olarak kılındı…
Bizde iki rekât Cumanın farzından sonra kendi başına altı rekât daha kılınıp namaz bitirilmekte…
Ancak Şafiilerde, iki rekât farzdan sonra dört rekâtta cemaatle beraber kılınmakta…
Bu da İslamiyet’te 4 hak mezhep olarak bilinen Hanefi, Şafi, Maliki, Hanbeli mezhepleri, değişik hava koşullarında yaşayan Müslümanlara, kolaylık sağlamakta…
Diyarbakır’ın manevi atmosferi kafiledeki diğerleri gibi beni de, çok etkiledi…
Cuma namazından sonra Ulu Cami’nin tarihini rehber bize anlattı…
Müslüman Bilim Adamı El Cezeri’nin, avlusuna yaptığı Güneş saati bugün bile yine eskisi gibi çalışmaya devam ediyor…
Hz. Ömer zamanında Müslümanlar tarafından alınan Diyarbakır’da, kilise olarak kullanılan Ulu Cami, camiye çevrilerek ibadete açıldı…
Daha önce Zerdüşt tapınağı, havra ve kilise olarak kullanılan bu yapı en son, Cami yapıldı…
Ulu Camii, sürekli olarak insan kaynıyor…
Büyülendiğimiz Ulu Cami’nin atmosferinden zor ayrıldık…
Daha sonra Diyarbakır Müzesini ve içinde şehit olan yirmi üç Sahabenin bulunduğu Hz. Süleyman Camisi’ni ziyaret ettik…
Yirmi üç Sahabenin şehit olarak gömüldüğü Diyarbakır’daki manevi atmosfer çok büyük…
Dualar ederek bu manevi atmosferden ayrıldık…
Tarihi, Dicle Köprüsü, Silvan Köprüsü ve On Gözlü Köprü olarak anılan köprünün üzerine çıkıp, horonlar teptik…
İnsanların akın akın geldiği bu köprüde gelin ve damatlar, fotoğraf çekiliyorlar…
Çok hareketli olan köprü üzerinde davullar, zurnalar çalarak, insanlar halay dönmekte…
11. Yüzyılda yapılan köprü bugüne, birçok tadilat yapılarak gelmiş…
Bizde birçok fotoğraf çekilerek, bu köprü üzerinde oyunlar oynadık…
Şehir merkezinde alış veriş yaparak Diyarbakır’dan yiyecek ve hediyelik eşya aldık…
Akşama doğru Diyarbakır şehir turu yaparak, Diyarbakır’ı etraflıca görmüş olduk…
Diyarbakır’ın manevi atmosferinden, ekipteki herkes etkilendi…
Diyarbakır, tarihi, doğal güzelliği ve manevi atmosferi ile görülmeye değer bir kent…
Herkesin bu duyguyu yaşaması dileğiyle…