DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

Boyayalım Ağabey! / Rahman Ayhan

Trabzon’da Otogar Mahallesinin bir çocuğu olarak,
Doğup, büyüdüğümüz Otogar’ da

“Pastaaaaaa, simittttttttt” diyerek,
Pasta, simit sattım…

Yazın, evde yaptığımız doğal Limonata ve kızılcık suyu satardım…
İçenler, bir daha içerek, çok memnun kalırlardı…
Ancak hepsinden daha fazla severek ve isteyerek,
Ayakkabı boyacılığı yaptım…
Hafta sonları ve okullar tatil olduğunda,
Ayakkabı boyamak için Terminal’de olurdum…
Ayakkabı boyacılığı yaparken,
Elimiz, yüzümüz boyayla kararırdı
Ancak kalbimiz henüz daha kararmamıştı…

Düzenlenen, bir Otogar Gecesine gelen Milletvekili Salih Cora konuşmasında,

“Bende, Otogar çocuğuyum…
Küçük yaşta geldiğimiz Otogar’ da, bir taraftan okurken diğer tarafta, ayakkabı boyacılığı yapıyordum” diye söyledi…
İşte o anda, kafama dank etti…

Ben de “Bu Adama, diğerleri gibi niçin kızamıyorum?” diye,
Kendi kendime, söyleniyordum…
Meğer kan çekiyormuş…

Aradan yıllar geçti…
Daha ayakkabı boyatmıyorum…
Fakat bütün kurumlardaki idarecilerin ayakkabılarının,
Çok parlak olduğunu görünce,

Eski bir ayakkabı boyacısı olarak,
“Boyacıları kimdir?” diye, merak ederdim…

Geçenlerde, bu soruyu sorunca,
Sorduğum kişi, kahkahalar atarak, çok gülmüştü…

Bana,
“Biraz sonra görürsün” diye, söylemişti…

Biraz sonra, içeriye giren kravatlı bir zat, idarecinin ayakkabılarını, dilini çıkararak, yalamaya başladı…
Biraz sonra ayakkabılar yalanmaktan, parıl parıl parlıyordu…
Meğer makam sahiplerinin ayakkabıları bir yerlere atanmak için bekleyen kişiler tarafından yalanarak parlatılıyormuş…
Hani, elit bir üniversiteye rektör adayı olup fakat seçilemeyen, bir aydın hocamız vardı…
Ücra bir üniversiteye rektör olunca burnundan kıl aldırmayan,
Hani seçilemeyip de başka bir yere atanınca, “Küçük dağları ben yarattım” havasına girip, çok havalanan hoca…

Onun da ayakkabıları, yalanmaktan Güneş gibi parlıyordu…
Zaten kadrolara atamak için “İyi yalayabiliyor mu?” diye, kontrol ediyorlarmış…
Son zamanlarda, ayakkabılarını yalatabilmek için önlerinde, secde edecek birilerini istiyorlar…
Allah(cc)’a, eğilmeyen başların, onların önünde eğilmesiyle gurur duyuyorlar…

Geçenlerde, önemli bir mevkideki idareci, benimle röportaj yapmak istemişti de,

“Olsun” deyince, meydan Parkında, buluşmuştuk…

Onu gelirken görünce, ayakkabılarının parıltısı ile gözlerim kamaşmıştı…
Efendi ve mütevazı biri olan bu önemli yöneticinin bile yalanmaktan ayakkabıları parıl parıldı…

“Demek ki, şimdilerde bu işler, böyle oluyor” diye düşünmüşüm…

Elli üç yaşındayım, çocukluğumda çok iyi ayakkabı boyattığımı, söylüyorlar…
Ancak hiç kimsenin ayakkabılarını yalamadım…
Bu yaştan sonra da, mümkün değil, yapamam…
Ayakkabı boyatmaktan, hiç gocunmam
Ve isterseler, idarecilerin ve herkesin bütün ayakkabılarını, boyayabilirim…

KTÜ gibi elit bir üniversitenin yöneticilerinin de ayakkabılarının parlaklığı
Çok ötelerde bile rahatça görülüyordu…
Onların ayakkabılarının, parıltısından gözlerim kamaşmıştı…
Ancak boya sandığını omuzuma alarak..

Ben en iyisi
Rektörlük tarafına gidip, olanca gücümle, bağırayım…

“Boyacı var,
Boyayalım Ağabeeeeeyyyy”

07.05.2021

Bu yazıyı paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 45 eseri bulunmaktadır.

Yazarın diğer yazıları