DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

İşin Raconu / Rahman Ayhan

Bazıları bana tepki koyarak,
Ağır bir şekilde, eleştirmekteler…
İktidarın,
Muhalefetin yanlışlarını yazıp, çizdiğimiz için
Birilerine yalakalık yapmadığımızdan,
Hakkım olan bile verilmedi…
Bana, çoğunluğun yaptığı gibi

“Kalemini, satılığa çıkar” dediler…

Ancak doğru bildiğimi söyler, doğruyu yazarım…
Yanlış yapan kim olursa olsun, eleştiririm…
İşte bu duygularla
Yazıp, çizdiğimden beni, çiğ çiğ yemek istiyorlar…

Gazeteye yazımı yazmış,
Gözlerimi kapamış, dinleniyordum…
Telefonum, acı acı çalmıştı…
Birden kendimi atarak, telefonu almış,
0312 ile başlayan bir numaradan aranıyordum…
Önemli olabileceğini düşünerek,
Cevap vermiştim…

“Alo buyurun”

“Rahman Bey’le mi görüşüyorum?”

“Evet”

“Rahman Bey, Sayın Cumhurbaşkanımız
Yarın saat 14.00’de sizinle görüşecek…
Daha erken gelerek,
Cumhurbaşkanlığı Sarayına giriş yapın”

“Ya, benimle dalga geçmeyin,
Mesai bitmiş,
Bu saatte Cumhurbaşkanlığından aramazlar” diye, söylemişim…

“Efendim, Sayın Cumhurbaşkanımızın
Mesai kavramı yoktur…
İnanmıyorsanız, bu numarayı arayarak teyit edin”

“Eeeee, şe, şeyyyyy, pe ppppekiiiii inandım…
Ama benimle, ne hakkında görüşecek”

“Onu, biz bilemeyiz”

“Tamam” diyerek, teşekkür ettim…

Telefonu kapattıktan sonra, aldı beni vıy vıylar…
Eyvah, eyvah ki eyvah…
İktidarın, bazı politikaları eleştirdiğimden,
Bana bozuk çalıp, bağırıp, çağıracak…

“Ulan, sen kim oluyorsun da, bizi eleştiriyorsun” diyecek…

Huyumu biliyorum, her Trabzonlu gibi
Bende de, gurur ve birazda kibir var…
Bana çok bozuk çalarsa, karşılık verebilirim…

“Ne olacak, yapmadınız mı?” diyebilirim…

İşte bu karmaşık duygularla, sabaha kadar, uyuyamadım…
Ertesi gün sabah uçağı ile Ankara’ya uçmuştum…
Kızılay’da biraz gezdikten sonra,
Saraya doğru yola koyulmuş, oraya ulaşmıştım…
Beni, saray personeli, yolda karşılamış,
Sarayı ilk defa görüp, inceleme fırsatı yakalamıştım…
Onunla ilgili görüşümü
Başka bir yazıda, sizinle paylaşabilirim…
Bekleme salonunda biraz bekledikten sonra,

“Rahman Bey,
Sayın Cumhurbaşkanımız sizi bekliyor” dediler…

İçeride, Sayın Cumhurbaşkanımız
Muhteşem bir masada oturarak, kararnameler imzalıyordu…

Yaveri
“Otur” deyince, bir koltuğa oturmuştum…

Kafasını kaldırmadan
“Hoş geldin Rahman, daha önce Rektör adayı olmuştun” dedi, bana…

“Şey, sa, say, sayın Cu cum Cumhurbaşkanım,
Benim şa şartlarım tutmuyor,
Ancak hak, hukuk, adaletin nizamı için
Haksızlığa karşı koymak,
Ehliyet ve liyakati öne çıkarmak gayesiyle,
Bende adayım demiştim…
Gayem, bunlara dikkat çekmek”

“Peki, Rektör olsaydın, ne yapacaktın?”

“Sayın Cumhurbaşkanım,
Bilimi en öne çıkaracağım…
Hak eden, hak ettiği yere gelecek…
Kimseyi, kadrosunu vermemek ile tehdit etmeyeceğim…
Üniversiteyi, gerçek elit üniversite yapacağım…
Kadroları hak edenler doldurup,
Kendi köylülerime, peşkeş çekmeyeceğim…
İnsanlar, Rektörlük binasına istediği gibi girip,
Benimle görüşebilecek…
Gurur, kibir ve egodan uzak olacağım,
KTÜ’yü dünya çapında bir üniversite yapacağım…
ERASMUS’ la,
Yurt dışına turist olarak değil,
Üniversitemi ve
Ülkemi tanıtanlardan yollayacağım…
Bir şeyler üreteni, el üstünde tutacağım…
Bilim yapanları ve
Gerçek Bilim Adamlarını, her zaman destekleyeceğim…
Çocuklarım,
Hak ederse üniversitede görev alabilirler…
Hak etmeyen babam olsa, fark etmez…
Eşim, istediği gibi gelip,

“Ben, Rektör eşiyim” diyerek,
Kimseye hakaret edip, bozuk çalamaz…

Sonra
Araştırmaya göre birçok üniversite rektörünün
Yayın ve Atıf sayısı sıfır…
Birçok makalem birçok dergi ve kitapta yayınlanmış,
4 tane basılmış
13 tane ise basılacak, kitabım var” diye, söyledim…

“Bravo, benimde istediğim bu…
Bir türlü, bu dediğin kriterlerde birini bulamadım…
Seni, rektör olarak atayacağım” dedi…

“Sayın Cumhurbaşkanım,
KTÜ’ye daha yakın zamanda bir rektör atamıştınız
İyi, kötü götürüyor,
Sonra ben, kıstasları sağlayamıyorum”

“Kıstas dediğin nedir? kıstas benim,
Bir KHK ile ataman olur…”
Yaverine seslenerek,
“Rahman Bey’in KHK’ sını getirin, imzalayayım”

“Teşekkür ederim Sayın Cumhurbaşkanım,
İnşallah yüzünüzü kara çıkarmayacağım”

KHK’ yı imzalarken yaveri bana seslice,
“Kalk, Kalkkkk, Kalkkkkkkkkk” diye, bağırıyordu…

Herhalde KHK imzalanırken kural budur, diye
Hızlıca ayağa kalkmıştım…

Fakat sürekli olarak,
“Kalkk, kalkkkk, kalkkkkkk” diye bağırıyordu…

“Yoksa bu yaver, kafayı mı yemiş” diye düşündüm…

“Kalk, işe geç kalıyorsun…”

Meğer yine rüya görüyor,
Kalkkk diye bağıran da, hanımmış…
Zaten bu kadın, 30 senedir önümü kesiyor…
1 dakika daha sabretse, KHK’m imzalanarak,
KTÜ’ye, rektör olarak atanacaktım…
O dua etsin, rektör olarak atanmayayım…
Atanırsam, birçoğunun yaptığı gibi
İlk işim,
Onu boşamak olacak…

Herhalde Rektör olmanın,
Önemli
Yazılı olmayan bir kuralı da o…

İşin raconu bu…

04.12.2021

Bu yazıyı paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 45 eseri bulunmaktadır.

Yazarın diğer yazıları