DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

İtalya’da On İki Buçuk Gün / Rahman Ayhan




Yine ERASMUS’ la, görev yerim dünya haritasında “Çizme” diye tabir edilen İtalya idi…
Bu görevlendirilmem de bana, çok yardımcı olan, Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim üyelerinden, Prof. Dr. Kenan İnan hocama teşekkür ederim…
Prof. Dr. Kenan İnan hocam, İtalya Pisa Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyelerinden, Prof. Ann Katherine Isaacs’ la bağlantı kurarak, benim adıma davet mektubu aldırdı…

Yine ERASMUS programı dâhilinde, İtalya’nın Pisa Üniversitesinde ERASMUS programınca okuyan, KTÜ Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğrencilerinden, Duygu Yücesan’la iletişime geçerek, ne ve nasıl yapacağım hususunda bilgi almıştım…

Uçağım, İstanbul aktarmalı Roma havalimanına indi… Roma’dan tren istasyonuna, metro ile geçtim, fakat Roma tren istasyonu çok kalabalık…

Zamanım var, Pisa’ ya, biletimi almışım ama o kalabalık trenler içinde zamanın nasıl geçtiğini anlamayarak, treni kaçırdım…


İstasyonda çocuklar bir Euro karşılığı, sizi trene yetiştiriyorlar… Bu Elli Euro’luk biletim yandı…

Yeniden bilet aldım ama yetişemezsem o da yanabilirdi… Siyahi çocuk, bir Euro alınca, trene yetiştirdi beni… Eğer bu yolu izlemezseniz çok biletiniz yanar…

Trenle dört saatlik bir yolculuktan sonra, Pisa şehrine geldim… Burada booking.com dan bahsedeceğim, Pisa’ya gitmeden yaklaşık bir ay önce oteldeki odamı ayırmıştım…

Daha Roma’da ve yolculuk boyunca, 5-6 kez telefonla beni arayıp, “Neredesiniz, ne zaman Pisa’ ya ineceksiniz” diye, sordular, bu duyarlıklarından dolayı, teşekkürü hak ediyorlar…

Pisa, Trabzon’dan daha küçük, ama şirin bir şehir… Her Avrupa kenti gibi, Pisa’da tarih kokuyor… Binalar en az 200-300 yıllık, ancak çok bakımlı binalar… Pisa şehrinin tam ortasından Arno nehri geçiyor… Bahar aylarının başlarında, karlar eridiği zaman Arno nehri taşıp, çevresine zarar verebiliyormuş…

Avrupa şehirlerinin çoğunda olduğu gibi, Pisa’ da da, çok katlı binalar yok… Kimya ve Biyoloji bölümleri, hemen Pisa kulesinin yanı başında ve arada yüz metre mesafe yok… Pencerelerden Pisa kulesini rahatça, seyredebiliyorsunuz…

Öğrencimiz Duygu Yücesan’la beraber,  Prof. Ann Katherine Isaacs’ı ziyarete gittik… Hocamız, bizi çok sıcakkanlılıkla karşıladı… Hoca yetmiş yaşından daha fazla yaşlarda, sevecen biriydi…

Tanışma faslından sonra Hoca, öpmem için elini uzattı; ben, Bu hareketi beklemediğim için boşta bulunarak,  hocanın elini öperek alnıma koydum ama Hoca şaşkın gözlerle bana bakınca, ben de yanlışlığımın farkına vardım…

Hocaya açıklama yapma gereksinimi duymuştum, hemen ne söyleyeceğimi o anda kafamda kurarak;

“Hocam bizim kültürümüzde ilk tanıştığımız ve çok sevdiğimiz kişilerin bir defalığına elini öpüp, alnımıza koyarız” dedim… Bu açıklamamdan, hoca, çok memnun oldu ve sevinerek duygu ile beni, hediyelere boğdu…

Bizde, hocada, birbirimizden memnun ayrıldık…

İtalya’ nın meşhur yemeği Pizza! Trabzon’un peynirli pidesine benziyor fakat onun yarısı kadar büyüklükte ancak var…


Bir pizza, bir ayran On beş Euro… On iki buçuk günde, on kilo vererek, süzüldüm…

Avrupa pazarlamasını çok iyi yapıyor..  Pisa kulesini, dünyanın her tarafından milyonlarca insan ziyaret ediyor…

1372 tarihinde tamamlanan bu kule, Pisa Katedralinin hemen yanına çan kulesi olarak inşa edilmiş… Altındaki zeminin yumuşaması nedeniyle, zamanla yana yatan kuleye, giriş yirmi beş Euro…  Öyle ziyaretçi, akını var ki, belediye bütçesinin yarısından fazlasını, Pisa kulesinden sağlamaktadır…


Bir anda aklıma Trabzon’un dünya mirası sayılan Sümela, Uzungöl, Ayasofya geldi ve

“Ah Trabzon’um ah” diyerek, hayıflandım… Pisa kulesinin çevresinde insanlar piknik yapıp, fotoğraf çekiliyorlar…

En meşhur hareket, Pisa kulesini itiyormuş gibi yapıp çekilen fotoğraflar…


Değerli öğrencimiz Duygu Yücesan’la beraber, Pisa ve Floransa’ yı gezdik…


Floransa kenti, İtalyan Rönesans’ının doğum yeri olarak bilinir… Ünlü ressamlar Leonardo da Vinci, Michelongelo, ünlü yazar Dante, bu şehirde yaşamış ve ilham almışlardır…


Floransa yine Arno nehrinin çevresine kurulmuş, tarihi bir şehir olarak Toskana bölgesinin baş şehridir…

Bu şehirlerden farklı Venedik ve Roma şehirlerini de gezip görme ve inceleme fırsatım oldu…
Onları da başka bir yazımda anlatmak isterim, çünkü başlı başına bir yazıda buraları ancak anlatılabilir…


Bu geziden öğrendiğim; Avrupa, kendi küçük tarihini iyi pazarlayıp ve bol kazanıyor…
Bizse, geçmişimizi ve tarihimizi hoyratça, yok olmasına göz yumup, yerimizde saymaya devam ediyoruz…

30.01.2021

Rahman AYHAN
Araştırmacı Yazar

Bu yazıyı paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 45 eseri bulunmaktadır.

Yazarın diğer yazıları