Gözyaşı Serenadı / Mustafa Işık
baksak da göremeyiz
yatağımız musalla taşı
dualı dilimizle gece / bizi
ölüme hazırlar anne elidir
gözden düşen yaşı yitirip
durmadan ararız hızır’ı
kıl köprüdür iki ateş arası
suskunca keskinlik, çok ince
ömür kalaydan çıkma cezve
yarını kenarından akıtır
değil miydin ibrahim’in
boynunda yabanıl buse
oğullarda babanın gülüşü
omuzlarda balta izidir
ölüm, kirpik ucunu öpen
ince esilir rüzgârdır, ey
yağmur değil ki saçlarım
cürmümü nasıl örtmeye ki
uçurum dibine kıvrılır ay
içim bahar mevsimi olsun
dalıma konmasın kuşlar
kalbim kanasın ahından
zaman iziyle örülü mendilde
insanın vakti çokça göçebedir
ben, gözyaşı serenadına
geceleri kapındaki tokmağa
uzanmış elinim / annem
beni, alnımdaki buseyle tanır.