DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

Çok Duygusalım / Rahman Ayhan

Beni, bilen biliyor..

Balık burcunun en büyük özelliklerinden duygusallığı, çok yoğun olarak yaşarım…

Ondan olacak, şehit cenazelerinde gözlerimden yaşlar pınar olur, akar durur…

Duygusal bir film seyredemem…

Şimdiye kadar sinek hariç, hiçbir canlıyı, incitmedim…

Ancak bazı değerlerime dokunduklarında, çağlayan olur, çağlarım…

Vatanıma, Bayrağıma, dinime laf söyletmem…

Terörün en yoğun olduğu dönemde Bahriye askeri olunca,

Komando olarak Doğu’ya gitmek için dilekçe vermiştim…

Ancak o dönem alınan bütün asker Bahriyeli olmuştu…

Sonuçta acemi Birliği İskenderun, usta birliği İzmir’de,

Bahriye askeri olarak, vatanî görevimi yapmıştım…

Askerden sonra Kızılay ve Kızılhaç’ın ortak düzenlediği ilk yardım kursuna gitmiştim…

İlerde, insanlara belki bir yardımım olur diye tamamlamıştım kursu…

Bu kursun yararını insanlara faydalı olarak görmüştüm…

Moloz taraflarında telaşla “Taksiiiii” diye bağıran bir bayan vardı…

Bayanın kucağında bir çocuk mosmor kesilmiş, nefes alamıyor, çocukta, boğulma emareleri görülüyordu…

Hemen çocuğu annesinden alarak, boğazına doğru, parmağımı sokmuştum…

Ters çevirmiş, çocuğu ayaklarından tutup, sallıyordum…

Tekrar boğazına doğru parmağımı sokunca çocuk beni, baştan aşağı kusmuştu…

Artık nefes alıyordu…

Şehrin ortasında bir çocuğu kurtarmanın, gururunu yaşıyordum…

Hastalara verdiğimiz kan hariç, şimdiye kadar Kızılay’a, 28 defa kan vermişim…

Bronz madalyadan başka, Gümüş madalyamızı da aldık, altın madalyaya, ya kısmet…

Akrabam Mehmet Makul ilik kanserinden ölünce hemen, ilik bağışçısı oldum…

Üç, dört kez Trombosit vererek kanserli hastalara şifa olmak için gayret gösterdim…

Yaklaşık 15-20 yıl kadar önce arkadaşlarla denizde yüzüyorduk…

Biraz ilerde genç bir adam, bata çıka çırpınıyordu…

Artık kendini kaybetmiş, bir sürü su yutarak, boğuluyordu…

Kimse, yanına gitmeye cesaret edemiyordu…

Çırpındığını görünce dayanamayarak, ölümü göze alarak bir arkadaşla beraber yardımına koştuk…

Bizi görünce sarılmaya çalışmış, fakat ona müsaade etmemiştik…

İki kişi, zor da olsa kurtarmıştık onu…

Onu kenara getirdiğimizde, bir saatte ancak kendimize gelebilmiştik…Ancak bir canı kurtarmanın gururunu yaşıyorduk…

Geçenlerde Beşirli ’de ki yürüyüş yolunda, yürüyordum…

Denizde, tekne içerisinde kalabalık birkaç kişi vardı…

“Bu soğukta tam normal değiller” diye düşünmüşüm…

Biraz sonra tekneden sesler duydum…

“Aman Allah(cc)’ım, batıyorlar” diye bağırmışım…

Hemen denize atlayıp, yardıma koşmaya çalıştım…

Fakat hava çok soğuktu…

Bir de ne göreyim, bir kenti yönetmeye talip ile gelip, o kentin içine eden adamdı bu…

Hani tekrar aday gösterilmeyince o kentin ondan zor kurtulduğu, adam…

Onu bırakıp, “boğulursa boğulsun” demişim…

Başka birine yöneldim, aaa ne göreyim, hani, elit bir üniversitede rektör adayı olmuştu da, seçilmemişti… Ücra bir üniversiteye rektör olunca, ahde vefayı unutan adam…

Hani, burnu havalarda, bir şey oldum havalarına giren, kendini çok yükseklerde gören, hocamız…

Lazım değil onu kurtarayım, dedim kendi kendime…

Omuzundan tutup, yukarı doğru çıkarırken bir anda bana yapışmış beni de, dibe doğru çekmeye başlamıştı…

Artık nefes alamıyor, su yutmaya başlamış, dalgalar beni aşağı doğru çekiyordu…

“Ulan kendi boğuluyor, beni de boğacak” diyordum…

“Hay kör olasıca çabuk kalk, evi su basmış” diyordu, hanım…

Meğer yine kâbus görüyordum… Sular kesik olduğu için musluklar açık kalmış, her yeri su basmıştı…

Su o kadar yükselmiş ki, yatağa kadar gelmişti. Su sesini dalga sesi diye anlamışım…

En son okunmamın üstünden çok zaman geçti. Cevat Hocaya tekrar okunsam mı acaba?

02.07.2021

Bu yazıyı paylaş:

2 thoughts on “Çok Duygusalım / Rahman Ayhan

  1. Hocam bu şehirde ikâmet ediyorsan, bu kâbusları görmeye devam edeceksin..Kime okumursan okun.
    Meğer ki atama ile torpil ile bu şehire belediye başkanı gönderilir ve bu halk ve parti teşkilâtı suskun kalır, böylede olur işte..Slm.
    Zavallı Osmanlı padişahları.Onlar saltanat mı sürdüler ki !!.Bir gelip Trabzon Büyük şehir başkanının makam odasını görseler.Küçük dillerini yutarlar inanın..O oda parası ile Zafer mahallesinde tek muhtaç insan kalmazdı, hayatının sonuna kadar. Yaaa, işte böyle Rahman ağam.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 45 eseri bulunmaktadır.

Yazarın diğer yazıları