DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

Gözlerin için… / Ramazan Seydaoğlu

Gözlerinden neler öğrendiğimi ben bilirim. Gözlerinden türküler okudum. Buram buram Anadolu tütüyordu. Gözlerinden sevdalar öğrendim, eleminden dağlar, taşlar figan ediyordu. Gözlerinden iklimleri öğrendim. Dört mevsim buram buram hayat tütüyordu.

Çiçek çiçek, dal dal dolaşmayı nevbaharda, gözlerini ararken kelebeklerden öğrendim. Yaz mevsimi tomurcuk meyveler veren dallarda patladı sevdam… Vadilerde kurumuş ve sararmış yapraklar gibi savrulmayı hazanda yaşadım. Gözlerinin verdiği acıları içimde duya duya bu mevsimde hicret ettim, iklimden iklime… Kışın ölmeden beyazlara büründü dünyanın kahır ve kederleriyle aklanan başım. Ve dört mevsim dirildim-öldüm gözlerin için… Gözlerinden ilham alarak şair oldum. Aşık Kerem misali şehir şehir dolanıp durdum. Laleler ve garip aşıklar diyarı. Muş Ovası’nı yurt edindim…

Nice şairler gördüm gözlerinin aşkına çamurdan testi olup ellerine tutunmak istediler. Avuçlarındaki su olup yüzüne ve o güzelim gözlerine sürünmek istediler. Gözlerin garip bülbüllerin dilinde şarkı oldu, ılgım ılgım vadilerde, dallarda yankılanıp durdu.

Elimden saz gibi bir hüner gelmez ama, yüreğimin bam tellerini kopardın gözlerinin methiyesini çalalı.. Gözlerine destanlar yazdım. Köy köy, bucak bucak, şehir şehir.. yedi düvel dolaştı durdu. Gözlerinin aşkından yüreğimi yelken yaptım. Deryalar, okyanuslar aştı, sevda bahrine ulaştı.


gözlerinden senin
ey çeşm-i siyahım
elif’i, be’yi okudum
ebced’i okudum gözlerinden

o şehla bakışları
yüreğime
desen desen
dokudum

Sonra, her seher vakti ibibiklere sordum gözlerini… Gülüne serenatlar dizen bülbüle sordum. Meğer sana diziyormuş onca övgüyü. Meğer gül kokulu gözlerin içinmiş sabahlara dek süren feryatlar, figanlar.. Göçmen kuşları tembihledim, senden bir haber getirsinler diye..

Gözlerin Leyla oldu, mecnun eyledi beni..

Nevbaharda turnalar kara haberler getirdiler Kerbela’dan, Fırat boylarından, gözlerinden medet bekleyen nice mazlumlardan.. Turnaların ağıtlarından nağme nağme yükseldi gözlerinin hasreti…

Yemen ellerinden bir Veys çıktı, vuruldu gözlerine. Kızgın çölleri baştan başa aştı… Gözlerin için cepheler açıldı yer yüzünde. Afgan ellerinde mücahit çocuklar direndiler demirden uygarlıklara.. Yüreklerine Şat-ül Arap, Nil ve Sina Çölü’nü sığdırabilen Filistinli gençler, birer ebabil misali taşlarla karşı koydu, kana doymayan çelik yürekli insanların öncülerine…

Gözlerin Cudi’nin doruğundan kopup gelen kar sularına karışıp Dicle’ye ve oradan Bas/ra’ya akıp giden bir billür tanesi.. Gözlerin Nuh Tufanı’ndan kalma bir filiz. Yeniden dirilir coğrafyamda… Gözlerinden öğrendim yaradılışın gayesini.

Gözlerinden aldım o kutsal emirleri. Onlardan öğrendim adaleti, hakkı ve hürriyeti. Gözlerin beni sarmış sarmalamış ey sevgili. Gel de beni azadet. Gözlerinden öğrendim savaşı ve barışı… Gözlerinden geldim, koşarak her gün gözlerine geliyorum..

Bu yazıyı paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 91 eseri bulunmaktadır.

Yazarın diğer yazıları