DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

Kendini Çöllere Başıboş Vuracak Şair Yüreğimi Durduran, Mısraları Önümde Dağ Gibi Duran Şair Müştehir Karakaya / Ramazan Seydaoğlu

“kenan kuyusunda bir gece/ yusuf oldum gizlice” bu iki dize nerelere götürmez ki sizi?  Zaman tüneline girip binlerce yıl öncesine; Mezopotamya’dan başlayıp uçsuz bucaksız çöllerden geçerek Filistin’e, oradan sahralardan, dağlardan uzanıp ehramlara ve o efsanevi debdebeli fiavunların yaşadıkları Mısır’a…

“Kardeşimizi kurtlar yedi” dedikten sonra her gün saatlerce kırları dolaşarak yakaladığı kurtları tek tek sorgulayan Yakup’a mı götürmüyor bu mısralar? Burnunun dibinde kuyuda yatan Yusuf’unu görmediği halde, kırk yıl özlemini çektikten sonra kırk günlük yoldan taa Mısır’dan onun kokusunu duyan Yakup… Yusuf’un aşkına kapılıp eşinin ve kendisinin onurunu hiçe sayan ve sahip olduğu o ihtişamlı saray hayatını ağlayarak gözlerini kaybeden Züleyha’ya mı götürmüyor?

“kenan kuyusunda bir gece/yusuf oldum gizlice” ar ile edep ile; kendini kuyunun dibinde Rabbiyle başbaşa kalan ve orada vahiy meleği ile tanışan bir çocuğa, Mısır çarşısında kurulan köle pazarında satılışa çıkarıldıktan sonra orada bulunan herkesi güzelliğine hayran bırakan ve keseler dolusu altınla saraya, Züleyha’ya hediye edilen Yusuf’a benzeten şair “ebced” diyor.  Onun Ebced’i ile siz Meryem oğlu İsa’nın yüce tabir ile yücelttiği “ebcedi, hevez, hutti, kelemen, safes ve kereşet’i mi hatırlamazsınız?

“kenan kuyusunda bir gece/yusuf oldum gizlice” bir yanı oldukça çocuk, bir yanı da dev biri olan Müştehir Karakaya’nın “Ebced” adlı şiir kitabının arka yazısı. Fihristi ve giriş sayfalarıyla birlikte topu topuna kırkdört sayfa olan bu cep kitabının yıllardır yüreğimde açtığı cebi bilmem bileniniz var mı? Ne müthiş bir deyiştir bu ya Rabbim: “kenan kuyusunda bir gece/yusuf oldum gizlice” Şiir düşündüğüm, kendimi çöllere ve sahralara vuracağım her zaman bir dağ gibi duran bu iki mısra kesiyor önümü. Ya böyle yaz, ya da sus köşende diyor adeta.

Hele bir şiir var ki o kitapta. Bir de sanatçı Selçuk Küpçük onu ezgi olarak bestelemiş ya, artık her müzik dinlemek isteyişimde internetten indiridiğim o klibi dinliyorum, dilimde o şiirin ezgileri ve Müştehir Karakaya’nın mısraları:

“gelemem ay karanlık
dudaklarım uçuk bu yaz
bekle desen bir ömür
güneş gelir her yanıma sokulur
sokulur da topuklarıma
ömür olur beklesen garibim
gelemem
ay karanlık”

“kenan kuyusunda bir gece/yusuf oldum gizlice” ya da “bekle desen bekleme/gelemem/ay karanlık”

 

 

Bu yazıyı paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 91 eseri bulunmaktadır.

Yazarın diğer yazıları