DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

Halikarnas Bodrum Kalesi (Aziz Peder Kalesi) / Güzin Osmancık


Yokuş başına geldiğinde Bodrumu göreceksin.
Sanma ki sen geldiğin gibi gideceksin.
Senden öncekilerde böyleydiler.
Akıllarını hep Bodrumda bırakıp gittiler.

Bizlerin Halikarnas Balıkçısı diye tanıdığımız Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın bu mısraları yer alır Bodrumun girişinde. Belki de Milas dan Bodrum’a kadar yürüyerek sürgüne getirildiğinde dilinden düşmüştür bu mısralar. Ama Bodrumu insanlar için bir cazibe merkezi yapmasında büyük rolü olmuştur şairin. Halbuki ondan önce kimler, ne medeniyetler yaşamıştır bu topraklarda. Bizim içinde bu topraklar denizi ve koylarından çok, tarihi ve antik kentleri ile bir cazibe merkeziydi “Vakit onu yaşatmayı bilmeyenleri öldürür” demiş ya şair. İşte yaşatmayı bilmek var ya, geçmişin izlerini aramakla diri tutulur tarih.

Yazın bitip, sonbaharın hüküm sürdüğü şu günlerde Bodrumda yaz hala devam etekte. Etrafta ılık ve güneşli bir hava var. Ve bu havada Bodrum kalesinde güneşin batışını seyretmek zevkine doyulmaz bir mutluluktur. Oldukça büyük bir alana yayılan bu kale merdivenlerini çıktıkça Bodrum ve masmavi deniz daha net görünmeye başlıyor.

“Deniz baştan başa masmavi bir gülüştü” demiş Cevat Şakir. Gerçekten de sanki gülüşüyor bize deniz. Tarihi çok ama çok eskilere dayanan bu kale buraya gelen turistler içinde olmazsa olmaz bir ziyaret merkezi. Evliya Çelebi 1675 yılında buraya uğrayıp, Seyahatnamesinde bu beldeyi pek çok anlatmış. Piri Reisin de anılarında Bodrumdan “Bu güzel belde” diye bahsetmiş. Üzerinde birçok medeniyetlerin yaşadığı bu topraklar aslında yer altında yatan pek çok antik kentlerin de merkezi.

Tarihin babası, Antik Yunan’ın ünlü tarihçisi olarak bilinen (MÖ 5 yy) Bodrum doğumlu Heredot “Ebedi Mavilikler Cenneti diye bahsetmiş buradan.

Beş bin yıllık tarihinde depremler ile tam 7 kez yıkılmış ve her seferinde üzerindeki medeniyetler bir kere daha toprağa gömülmüş.  Daha önceleri burada Menteş beyliğinin bir kalesi varmış. Bugün üzerinde gezdiğimiz bu kale o yıkık kalenin üzerine kurulmuş. Kalenin tarihini okuduğumuzda bu kalenin St. Jean şövalyeleri tarafından kurulduğu yazılıyor. Yapıldığı alan antik dönemde bir ada iken sonradan karaya bağlanarak yarımada haline getirilmiş.     

XI yy da St. Jean şövalyeleri adında bir tarikat kurulmuş. O tarihte adları Hastane Şövalyeleri olarak bilinen bu şövalyelerin çıkış yerleri Rodos’ tur. Rodos’ta bu şövalyelerin pek çok izlerine rastlanır. 13.yy Menteş beyliğine bağlanan belde Osmanlı hükümdarı Çelebi Mehmed, Rodos şövalyelerinin bu beldeye yerleşmelerine onay verir. Ve bu şövalyeler yıkık kalenin üzerine bir kale inşa ederek bu kaleye Aziz Petrus’un adını verirler. Latincesi Sanctum Petrum olan bu isim zamanla değişerek Bodrum olduğu söylenmekte.Bende Türkiye’nin turizm cenneti olan bu güzel beldeye neden Bodrum dendiğini hep merak etmişimdir.

Kalenin asıl yapılma amacı hızla büyüyen Osmanlı akınlarından ve o zamanın korkulu rüyası olan korsanlardan korunmak içinmiş.  Kale depremde yıkılmış olan dünyanın 7. Harikası Mausoleinonun taşlarından yapılmış. Kalenin inşası 1402 yılında alman şövalye Heinrich Schlegeholtu tarafından yapılmış. Kazılarda çıkarılan Megeralıların yazıtlarında bu beldenin mitolojik ismi de Halikarnassos olarak geçer.  Tarih öncesi zamanlarda Zephyros, ismi de Bodrum için kullanılan isimlerde biridir. Zephyros aynı zamanda “Batı Rüzgarı” olarak bilinen mitolojik bir tanrının adıdır. Homeros’un İliada destanında ulaşılan bilgilere göre burada yaşayan Luvilerindilleri bir Anadolu dili olup Luvilerin de Hititlerin son kuşağı olduğu söylenmekte.

Bu topraklarda pek çok medeniyetler hüküm sürmüş. Legeller, Megeralılar. Persler ve Dorlar. Dorlar göçebe bir kavim olduğu için burada uzun süre kalmayıp göç etmişler

Daha sonra   Helen, Roma, Bizans ve en son Kanuni Sultan Süleyman’ın beldeyi fethetmesiyle şehir Osmanlının eline geçmiş. Rodos Adası Osmanlı donanması tarafından alınınca St. Jean şövalyeleri 1523’te Bodrum’u terk etmek zorunda kalmışlar. Kale Abdül Hamit Han döneminde ise siyasi mahkumlar için zindan olarak kullanılmış. Kalenin yanında ki kiliseye de Kanuni Sultan Süleyman adına minare eklenerek camiye dönüştürülmüş. Aynı zamanda kalenin içine Osmanlının olmazsa olmaz geleneği olan bir de hamam ilave edilmiş. 1964 yılında bodrum kalesi içinde su altı arkeoloji müzesi açılmış

 Yazın son günlerinde dahi otellerin ve restoranların tıka basa dolu olduğu Bodrum belli ki yüzyıllardır bir cazibe merkezi olmasını koruyor. Tabi bunda burada 25 yılını geçirmiş olan Halikarnas balıkçısı Cevat Şakirin şiirleri ve yazıları çok önemli bir rol oynamış. Burayı çok seven ve kendine mesken tutan şair   O zamana kadar sevginin ne kuvvetli şey olduğunu sevmekle anlamıştım. der. Şair neredeyse Bodrum ile bütünleşmiş. Belki de Bodrum onu benimsemiş.

Halikarnas balıkçısı aynı zamanda ilçeye çok farklı bir değer katmış. Dünya ile bağını koparmayı, kendi ile baş başa kalmayı sağlayan mavi yolculuk da onun eseri. Bu yolculukta bütün haber kanallarından uzak sadece tabiat deniz ve kendinle kalmayı söyleyen yazar en güzel eserlerini burada vermiş.” İyi insanlar kırıldıkları zaman sevmeyi bırakmazlar, göstermeyi bırakırlar.

İnsan ya tam kendisinin ya da tam başkasının olmalıdır” diyen şair ne güzel anlatmış sadakati.

Gün batımında dolaştığımız kalede çeşitli açılardan güneşi yakalamaya çalışırken bir yandan da durmadan merdivenler ile kalenin en üstüne ulaşıyoruz. Kalenin içinde birçok kule var. Her bir kulenin içine girişte farklı heyecanlar yaşıyoruz. Bu kulelere çeşitli isimler verilmiş. Fransız Kulesi, İtalyan Kulesi, Alman Kulesi, İngiliz Kulesi, Yılanlı kule gibi. Bütün kuleleri tek tek geziyoruz ve kulelerin içinde bulunan geçmişe ait parçaları inceliyoruz. Aziz Peter Kalesi diye bilinen bu kale bodrumun simgesi olup bugün artık Bodrum Kalesi olarak bilinmekte.  

“Mavinin asıl canı ciğeri gönlü olan maviliği ilk olarak mal eden ben değilim, ilk yıllardan beri, şehir mavi esen delikanlı meltem tanrısı Zefirosun adından Zefiriye diye anıldı olarak yazılmıştır.” ( Cevat Şakir ).

Ve yüzyıllardır depremler ile yıkılıp toprağın altına gömülen onca medeniyetler bugün toprak üstünde ki güneşe hasret beklemekte.

Tarihin güneşe susadığı, toprak altında gizlenen medeniyetler şehri Bodrum. Bu şehri zahirdeki güzelliği ile severseniz aldanırsınız. Görünenin aksine görünmeyende saklıdır buranın gizemli güzelliği. 

Bu yazıyı paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 45 eseri bulunmaktadır.

Yazarın diğer yazıları