DergiZan

Yazı ve Sanat Ülkesi

Adana Sabancı Merkez Cami / Güzin Osmancık

Kökleri mazide olan bir atinin eseri

Hayal gücünü zorlayan, monotonlaşmış mimari tasarımlar arasında rüya gibi boy gösteren dünyalık taleplerden çok ilahi arayışların kalbe yol gösterdiği bir tasarım. Kökleri maziye dayanan, geçmişine tutunmuş, çağdaş mimarinin bütün imkanlarını kullanarak tamamen klasik Osmanlı Mimari tarzında yapılmış bir eser. Renklerini Adananın kızgın güneşi ile bütünleştirmiş, doğa ile uyumlu tamamen fıtrata uygun. Bir mimar Sinan hayranının gerçekleştirdiği bir hayalin gerçeğe dönüştüğü, göğün adeta kendisine kucak açtığı ilahi bir mabet.  Mazisine duyduğu aşk ile gerçekleştirmiş bu eserini.

 Görmek için oldukça sabırsızım. Çünkü seneler önce mimarı Necip Dinç ile yaptığım bir röportajda eseri üzerinde uzun uzun konuşmuştuk. Ve ona mutlaka gidip bu camiyi göreceğime dair bir söz vermiştim.

Adana’nın merkezine atılmış bir imza gibi boy göstermekte cami. Bütün parçaları adeta kesretten Vahdet’e koşarcasına yükselişte göğe doğru. Siretin surete yansımasının en güzel örneklerinden biri. Caminin mimarı Necip Dinç, özüne sadık kalarak taşa, tuğlaya nakşetmiş kendi zarafetini, inancını, ananesini, geleneklerini, iç dünyasını ve Sinan’a duyduğu hayranlığını.  

 Öncelikle Adana köprüsünün üzerinde, camiyi arkamıza alıp selfylerimizi çekiyoruz. Zaten köprünün üzerinde herkes sırtını camiye verip selfy çekmekte. Çünkü öylesine güzel resim veriyor ki bu alan. Her karesi adeta bir tablo.

Şimdi artık bu güzel eserin yanındayım Yapıldığı yıllarda Türkiye’nin en büyük camisiydi. Ve de Orta Doğunun 4. Büyük camisi. 

 6.600 metrelik bir alan üzerine kurulan bu cami 28 bin kişiye aynı anda ibadet imkânı sağlayabiliyormuş.    

Osmanlı kültürüne ve mimarisine hayran biri olan Mimar Necip Dinç, bu eserini de tamamen Osmanlı kültürüne sadık olarak icra etmiş.

 Bu cami için Selimiye’nin eşi, Sultanahmet’in kardeşi, Kocatepe’nin çağdaşı denmekte. Gerçek sanatçılar mutlaka suretin içine bir mesaj yerleştirirler. Bu sebeple Sinan için “Taşla Koşan Mimar” derler. Camide kullanılan her kütle mazimizdeki en önemli olguları remz etmektedir. Nasıl mı?

32 metre çapındaki tek kubbe her zaman olduğu gibi Vahdet, yani tekliktir. Kubbenin 32 metre çapında olması ise 32 farza denkliktir. Yanlarda ki 4 yarım kubbe, 4 halifeyi, 4 kutsal kitabı,4 mezhebi temsil etmektedir. 5 müstakil kubbe İslam’ın beş şartını, 6 minare İmanın altı şartını, avluda ki 28 kubbe Kuran-ı Kerimde geçen 28 peygamberi, ana kubbeyi çevreleyen 40 pencere Sevgili Peygamber (s.a.v) efendimizin Peygamberlik geldiği yaşı ve 40 rekât namazı, 99 metrelik minareler ise Allah’ın 99 güzel esmasını remz ediyormuş.

Osmanlı sanatını icra eden sanatçılarının en önemli özelliği enaniyetten uzak eserlerini icra etmeleridir. Geride bıraktıkları eserlerine isimlerini yazdırmamalarının sebepleri de budur. Biz ancak onları eserlerindeki karakteristik özelliklerinden tanırız.  Eserleri için Mashar sıfatını kullanırlar. Yani (Ameli Abdullah)işi yaptıran Allah’ın kulu derler. Kendileri için de Müshir sıfatını kullanırlar. Yani Mashar’a nail olmuş aldığını irsal eden kullar.

Nasıl ki Ay, Güneşin Nur ismine ayna ise, Güneşten aldığı ışığı irsal ediyorsa, sanatçıda aynısıdır. Rabbinden aldığını yansıtır. Kendinde olanı değil. Osmanlıda bütün sanatkârlar Abid Mutasavvuf olarak yetiştikleri için bu manayı çok iyi idrak ederler. Ve bir işe başlarken Allah’ın Sani (sanatçı) ismini Musavvir (tasvir eden) Mukaddir (Kadir olan) Mücemmil (güzellik, cemal) Müshir (aldığını veren) isimlerine ayna olayım diye dua ederlermiş.

Mesela ünlü sanatçı Michelangelo meşhur Musa heykelini o kadar gerçekçi yapmıştır ki heykeli bitirdiğinde enaniyetinden ona “konuş” diye bağırır.  Ve konuşmadığını görünce çekici vurduğu gibi heykelinin bir kolunu kırar. O yaptığı eserinde sireti ruhu aramıştır. Ama ruh, şuur, akıl, his yalnızca Allah’ın işidir.

Şimdi caminin içine ulaşmış, büyük bir hayranlık ile bu muhteşem eseri izliyorum. Bütün mimari ölçüler doğrultusun da Mimarı Necip Dincin anlatımlarını değerlendiriyorum. Klasik Osmanlı ölçülerine birebir sadık kalarak mükemmel bir esere imza atmış. Mimaride nispet önemlidir.  Kullanılacak her bölümün ölçüleri farklıdır. Terkip, mesela bir cami ile bir hamamın ön görüntüsü birbirinden çok farklıdır. Mikyas, eserin bulunduğu çevre ile uyum sağlamasıdır.  Mimari şehir planına göre seçilir. Mesela Süleymaniye’nin bulunduğu mekâna Ayasofya’yı oturtursanız kaybolup gider. Bu bakımdan Sabancı Merkez cami, kondurulacak en güzel mekâna yerleştirilmiş.  Mimari eser şehrin dokusuna uyumlu olmalıdır. Bu konuda kullanılacak malzeme en güzel ve en uzun ömürlü olan seçilmelidir. Taş malzemelerin içinde en uzun ömürlü olanıdır. Bu bakımda tarihin çok gerilerinden günümüze gelen eserler hep taş yapılardır. Mekanlar arasında ki geçişler öylesine uyumlu olmalıdır ki, birbirinden kopuk hissini uyandırmalıdır. Eskiler buna mücemessemiyet diyorlar. Renkler ise hep fıtri renklerdir. Cami kubbelerinde yumurta kabuğunun formu esas alınır. Sebebi ise doğal olması ve yukarıdan darbe verdiğiniz zaman yumurtanın kırılmamasıdır. Sinan kubbelerinde bu ölçüyü kullanmıştır. Büyük bir Sinan hayranı olan Mimar Necip Dinç de kendine örnek hep Sinan’ı almıştır.

Camiyi gezerken içindeki ışık beni çok etkiliyor. Çünkü Osmanlı mimarisinde ışık da tezyinat olarak kullanılmış. Bu camide de ışığın camiye sokuluş şekli çok bilinçli bir şekilde kullanılmış. Mimar Necip Dinç mimari konusunda “Mimarlık, mekân kullanımı demektir” “Ben sadece tevziyat memuruyum. Ne verirse onu aktarırım” demişti.

 Allah’ın Adetullah kanunu vardır. Bu bazı kullarına açılan bir kapıdır. Yaşamın bütün sırları Adetulah sırrında saklıdır. Dilerse dilediğine kapılarını açarmış.

Şimdi bahçenin dışında banklara oturmuş uzaktan bu muhteşem eseri izliyorum. Gezdiğimiz pek çok yerden görülen bu eserin yer olarak ne kadar isabetli bir seçim olduğunu düşünüyorum. Özellikle renk tamamen Adananın rengine o kadar uyum sağlamış ki. Adeta güneşin kavruk, yanık rengini aksettiriyor.  Yani tabiatın bize bahşettiği fıtri renkler.

 Birazdan grup resimlerimizi çekip, meşhur Adana kebabını yemeğe gideceğiz. Adana da belki de yapılacak en güzel şey Adana kebabının tadına bakmak. Adana Sabancı Merkez camiyi ve Necip Dinç’i anarken bu işe gönlünü koyan ve yapımını üstlenen Sayın Sakıp Sabancı’yı da yad etmeden geçemezdim.

Bu yazıyı paylaş:

One thought on “Adana Sabancı Merkez Cami / Güzin Osmancık

  1. Allah razı olsun Mimar Necip Dinç i saygı ve şükranla Sabancı yı Rahmetle yad ediyorum. İfadenizle Her bir mimari dokunuşun ayrı bir msj a atıfı var iç özelliklerinde çok vurgu göremedim ama hakim bir tepeye ve Adana nın rengine uyumlu olması hasebiyle dikkat çeken bir mimarisi olduğu belli inşallah ziyaretlerimizde Caminin hakkı olan 2 rekat olsun namaz kılmaya uğrarız Teşekkürler, kaleminize sağlık

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu yazarın toplam 45 eseri bulunmaktadır.

Yazarın diğer yazıları